Üç kelimelik kısa bir ifade: çocuklarla etik yaşam. Ama 11 hafta ayırıyoruz bunun için. İlk bakışta uzun gelebilir, ama asgarisi bu. Çünkü önce içinde yaşadığımız hali, yani “çocuk düşmanlığı” boyutunda şu yakıcı gerçekliği iyice bir anlıyoruz. Uzunca bir tarihe, geniş coğrafyalara bakıyoruz, her şey değişiyor ama bazı şeyler nedense hiç değişmiyor. Eğitim, din, kültür, aile, ev, çalışma hayatı, sokak, sanal dünya. Buralarda çocuklar ne yaşıyor? Yetişkin egemen dünyanın içinde çocuklar nerede, nasıl duruyor, ne gibi bir anlamı var?
Kısacası bu gerçekliğin en dramatik derecelerinden en sıradan olanlarına bütün hallerini inceliyoruz. Böylece olup biteni görebiliyor, nedenlerini anlayabiliyoruz. İşte bu, yeni bir perspektif geliştirmek için bir temizlik yapmamızı, yeni öznellikler kazanmak için bir boşluk bulmamızı sağlıyor. Şimdi konuşabiliriz etik yaşamı. Sevmenin nasıl bir şey olduğunu şimdi konuşabiliriz. Kendi hikâyemiz, geçmişimiz ve geleceğimizle daha şefkatli bir ilişki kurabiliriz. Çocukluğun ve çocukların tarafında olmanın, çocuklarla dayanışmanın ne demek olduğunu şimdi kavrayabiliriz.. ve dahası, böyle bir yaşamın pratiğini de düşünmeye, düşlemeye başlayabiliriz.
Bu çalışmayı Artı Alan platformu üzerinden gerçekleştiriyorum. Çalışma hakkında daha fazla bilgi edinmek ve kayıt olmak için şu linki takip edebilirsiniz.
Bu çalışmaya daha önce katılanların değerlendirmelerinden bazılarını aşağıda bulabilirsiniz. Katılımcıların rızasıyla paylaştığım bu ifadeler hem süreci çok güzel anlatıyor, hem de yaşanan deneyimlerin çeşitliliğine ve çalışmamızın etkilerine dair geniş bir veri sunuyor. Katılmayı düşünen ama daha fazlasını merak edenlere fikir vermesi dileğiyle..
Bu çalışmada hiç sevmediğiniz şey ne oldu?
G. G. : Olmadı. Eleştirel yaklaşım hakkında ön bilgiye sahip olmak gerekiyor anlayıp sindirmek için.
G. D. : Yok
Ş. K. : Her şey güzeldi.
Ö. A. : Bitmesi 🙂 Şaka bir yana katılamadığım dersler ve kaçırdığım sohbetler dışında, olmasaydı dediğim bir şey olmadı.
P. K. : Bitmesi, açık bir platform gibi hayatımın bir yerlerinde kalmasını istedim.
Z. C. C. : Dersi her şeyiyle sevdim.
B. S. : Bu soruyu sen sorduğun ve cevabını içtenlikle merak ettiğin için, bir cevabım olsun istedim şu an 🙂 ama tek bir tane bile yok.
Bu çalışmada en sevdiğiniz şey ne oldu?
G. G. : Kayıtlı videolarda bize sorduğunuz sorulara – kendi geçmişimizden verdiğimiz yanıtlar, belki hepsini paylaşmaya fırsat bile olmadı.
D. E. : Çocukluk konusunun tarihsel bir yönden ele alınıp eleştirel okumasının benim perspektifimle aynı yönde yapılması. Ve bu eleştirinin daha teorik boyutta geniş bir çerçeveyle önüme sunulması. Buradan kendime geliştirme fırsatı yakalamam. Bu eleştirel okumanın derin ve açıklayıcı olması. Süreçte bu durumun sebeplerinin bağlandığı yerler ve buradan kendimize dönüp sorgulamamız, derslerin bu durumu sorgulatması.
G. D. : Açtığı alan, kapanış konuşmasında da belirttiğim çalışmanın tasarımının içerikle çok tutarlı oluşu , dürüst, samimi ama bir o kadar teknik alanı, akademik varoluşu, düşünsel mesafeyi ve eleştiriyi kapsıyor oluşu. Senin hissettirdiğin şefkatli, güvenli, saygılı alan.
P. T. : Watsapp grup ne kadar da besleyiciydi! Ayrıca Onur’un her buluşma sonrası gelen mesajı, film ve içerik paylaşımları gibi grup ritüelleri nefisti; hem de işlevseldi: içselleştirdi, derinleştirdi bir aradalığımızı.
Y. Ç. : Zengin bir kaynak paylaşımı olması, derse katılan arkadaşlar arasında da aynı şekilde bir etkileşim ve paylaşım olması çok faydalı oldu.
Ö. A. : Her dersin ardından, sanki kafamın içinde mobilyaların yerini değiştirmiş, halıları çırpmış, perdeleri yıkamış gibi bir yorgunluk duyumsadığımı söyleyebilirim. En güzel kısmı ise bu yorgunluğun ardından, o yer yerinden oynamış zihnim yavaş yavaş sakinleşirken ve biten temizliğin ardından bir keyif kahvesi içer gibi otururken, kendimi yerinden oynattığım her şeye yeni ve biraz daha farklı bir bakışla bakarken bulduğum zamanlar. İşte en sevdiğim şey her dersten sonraki o anlar.
Z. C. C. : Kafamda yepyeni bağlantılar yapabilmemi sağlayarak beni şaşırtması! Ders sonrasında pazar akşamlarını başlangıçtaki sorularımdan farklı sorular üzerine heyecanla düşünerek geçirdim. Bu süreç, arabasız bir gelecek, bir müşterek olarak hareketlilik, toplu taşıma, aktif ulaşım ve çocuklar üzerine dusuncelerımı sağaltıp, olgunlastırmama katkı sagladı. Ders kendı cocuklugunuza, anne babanıza ve cocugunuza daır kendınızle yuzlestıgınız, zaman zaman nefessız bırakan anları,açılımları da içerıyor. Ancak şüphesız, dersin sundugu politik, etik, insan dısı varlıkları kucaklayan cocukluk okuması aslında derın bır nefes aldırıyor!
A. N. A. : Konuların zorluğuna ve yoğunluğuna rağmen Eylül’ün en anlaşılır sadelikte anlatması ve bireysel olarak kendinden verdiği yakın örnekler dersin en çok faydalandığım yanı oldu.
N. P. T. : Sınav ve ödev olmaması 🙂 Tabi şaka bir yana uzaktan olmasına rağmen sanal gelmedi, sıcak çember hissini yarattın, bu keyifliydi.
G. U. : Önceden bildiklerimle mesafelenebildiğim bir boşluk oluşturması. Kafamın içinden çıkıp yeni bir şeyle karşılaşmam. Çocukluğa bir de bu penceren bakmam.
B. S. : Alanımız. Her bir parçasıyla. Ve sisteme, çocuğa, insanlığa bakmak kadar zor bir şeyi el ele tutuşup çocukça bir güçle yapabilmiş olmamız. Ömrüm boyunca açtığın alanlarda yaşadığım deneyimleri hatırlayacağım.
Bu çalışma size neler kattı?
G. G. : Kendi çocukluğumu , ebeveynlerimle ilişkimi yeniden değerlendirmemi , öğretmenlik konusunda sistemin neresinde olduğumu ve daha nasıl dayanışmacı bir yerde etik düzlemde durabileceğim ile ilgili yaklaşımlar geliştirmemi sağladı, en azından yeni bir perspektiften de bakabilmeme yardımcı oldu.
D. E. : Eksik olduğumu düşündüğüm teorik bilgilerde derinleşmem gerektiğini ve derinleşmek için yol haritası kattı. Çocukluk konusunun sadece “çocuk” olmadığı altında yatan derin şeyleri kavramak ve kavratmak gerektiğini de.
P. T. : Çocukluk meselesi üzerine zaten sahip olduğum bir lensin pasını pusunu aldı…derecesinin ince ayarını yaptı. Ve tabi ki insanlar! Onur’u ve tüm katılımcıları hikayeleriyle tanımak, bu katkı da benim için çok değerli.
G. D. : Zor geçirdiğim bir dönemde bana hem entellektüel hem de çok kişisel bir yerden dokundu. Ruhuma ve aklıma iyi geldi. Çalışmayı hakkını vererek takip edemedim bu beni üzdü ama bir parçası olmak beni hep taze tuttu , bana iyi geldi. Eğitimci yanımı esnetti, konservatif yapımı sorgulattı. Hemen atölyelerime, dilime, katılımcılarla kurduğum ilişkiye yansıdı.
P. Ö. : Pek çok şey var. Aktarmaya çalışayım: Öncelikle beklentilerimin ötesinde bir kazanım oldu benim için. Kazanım derken bunun sadece benimle sınırlı olmadığını, benden yayılacağını düşünerek daha da seviniyorum. Bir çeşit makas değiştirme; bugünüme ve geçmişime bakışımda bir kırılma yarattı. Kızımla ilişkime dair bazı yeni bakış açıları kazanabilirim diye düşünerek katılmıştım aslında ama daha hemen ilk haftalarda gördüm ki kendi çocukluğuma bakışım, onu okuyuşum hakkında da adeta devrimci bir yere doğru taşınmaktaymışım. Çocukluğun her yaşta yaşanabilen bir hal olduğunu biliyordum ve kendimde bunu görmekten de mutluydum ama bunu daha bir temellendirdim sanki ve şimdi böylesi bir kudretin hiç eksilmemesi için daha da hevesliyim. Anneliğe dair hayaller ve gerçekler meselesi de var. Ona dair sorgulamalar ve tartışmalar içinde olmak da bana iyi geldi zira o alanda da hiç durmadan, hızla akan bir ırmak hayat. Siz sorgularken büyüyen çocuklar da yok değil. Yine de her zaman önemsediğim kendiliğindenliğin ve oluşa bir çeşit güvenin neredeyse bir çocuk yetiştirme modeli olarak ele alınabileceğine dair sezgiler de tuhaf biçimde bana güç verdi. Etik düzlemin her soruya yanıt verirken bir modele-başarıya-nİhai amaç’a odaklanmaması bizi kendiliğindenliğe taşıyor adeta. Çocukluğun tarihselliğine odaklanırken bir de baktım ki adeta bir düşünce-sosyoloji-antropoloji-kültürler-dinler -ve daha neler neler- tarihine de girmişiz. Bu derin sularda kulaç atarken formdan düşme kaygısına galip geldi dinçlik ve atılganlık. İnce ince işlenerek birleştirilmiş uçlar daha önce katıldığım Spinoz-Etika çalışmalarıyla da birleşip kesişerek yeni ufuklar açtı. Hocamızın titizlikle ve bir o kadar da yaşanmışlık-hazmedilmişlikle hazırladığı derslere doyamadım. Sadece eğitime alternatif alanında değil bize dayatılan bir yaşam modeline de zaten karşı çıkarken teorik ve pratik düzlemde daha bir donanımlı hissediyorum kendimi. Bunda hocamızın olduğu kadar tüm katılımcı arkadaşların da payı var. Yaratılan ortak alan bizi kendimizi -olabildiğince- tamamen açmaya teşvik etti. Çünkü yargılama yoktu, sınırlama, yasak, ahlak sistemi kısaca… yoktu. Etik düzlemi konuşurken onu yaratıyorduk. Ki bence bu atölyenin en büyük kazanımlarından. Gösterdiğini yaşatan bir çalışmaydı katıldığım. İzi hep bende ve dokunduklarımda. Şükranla doluyum.
D. B. Yeni bir pencere, yeni bir bakış açısı açtı içimde, bazen yaşamın içinde sezebildiğim ama tam olarak anlamlandıramadığım durumları, hisleri anlamama yardım etti. Özellikle sevgi biçimlerinin, etik ahlak ayrımının kavramlaştırılarak anlatılması kendi yaşamıma bir de o gözden bakmamı sağladı. Bu da bilinmeyenlere, karanlık köşelere ışık tutmak gibiydi. Kendi yolumda beni çok desteklediğini hissettim çalışmanın. Zorlukların, şüphelerin karşısında yoluna devam eden ve çiçekler açan bir filizi görmek gibiydi tüm çalışmanın hissi. Herkesi dinlemek, deneyimlerini duymak da bana çok güzel geldi. Her şeyden önce bir sevgi çemberinin içinde olmak, ortak olarak ilgi duyduğumuz dert edindiğimiz bir konunun etrafında toplanmak çok destekleyici hissettirdi.
G. U. : Çocukluk tarihine uzunca bir bakış attık. Ama bu sadece bir çocukluk çalışması değildi, içinde etik bir yaşamı ve kudretlerle buluşmayı temel alıyordu. Çalışmada geçen bazı radikal sorular benim için oldukça kıymetliydi. Kutsal yasa ve yazı üçgeninde oluşan iktidar gerçek anlamda bir öğrenme sürecini desteklemiyor olabilir mi? Bu gün çocukların iyiliği için yaptığımız şeyler onları güçten düşürüyor olabilir mi? Acaba hangi iyilikleri düşünerek çocuklara kötülük ediyoruz? Müdahalesiz yaklaşım –dolaylı öğrenme eğitime alternatif olabilir mi? Çocuklara eğitim neyi hafıza ettirirken neyi unutturuyor? Çocuk neden siyasi bir mahkum?
Bu çalışmayı birine tavsiye edecek olsanız, neler söylerdiniz?
G. G. : Kendi çocukluğun ve dünya çocukluk tarihinin derinliklerine ineceksin, kavramların içinde önce çözülmelere uğrayacaksın sonra yeniden bir araya gelmek için dayanışacaksın hem kendinle, hem başkalarıyla hem de çocuklarla dayanışmayı öğreneceksin. Sevgi konusuna yeniden yaklaşacaksın. Seveceksin yeniden, kendine içkin bir şekilde, oyun oynayarak ve kendiliğinden…
D. E. : Çocuklarla birlikte çalışıyorsan kesinlikle katılmalısın. Çocuklarla birlikte büyüyorsan kesin katılmalısın. Çocuklarla birlikte büyümeyi istiyorsan kesin katılmalısın. Çocuklarla bir arada yaşıyorsan kesin katılmalısın. Çocuklarla aynı evrende yaşıyorsan kesin katılmalısın. Çünkü sen de bir “çocuk”sun 🙂
G. D. : Çocukluğa bakmak sosyoloji, felsefe,tarih, psikoloji,siyaset bilimi, sanatı ve daha ötesini kapsayan multi disipliner muazzzam bir şemsiye. Bir o kadar biricik, kişisel, sarsıcı. Diğer taraftan Onur Hoca’nın açtığı yeni öğrenme alanı keşfe değer, dönüştürücü, ufuk açıcı. Umutlu, neşeli , melankolik bir entelektüel zemin buldum ve o zeminde hep güvende hissettim.
G. A. : Derim ki gitme :))) Şaka tabii. Çocuklara dair bildiği şeylere yeniden bakmasını sağlayacak bir perspektif kazanacağını söylerim. Sonra çocuklarla gerçek, otoriter olmayan, samimi iletişim yolları kurmakta bu derslerin ufuk açıcı olduğunu, çocuklar için gitmiyorsa bile kendisi için gitmesini, kapattığı çocuk gözlerini açması için bu dersleri kendine hediye etmesini söylerim.
Y. Ç. : Bu konuya ilgisi olan birisi için kesinlikle tavsiye ederim. Kaynaklara dayalı derinlemesine ve entelektüel bilgi edineceklerdir. Kaynaklardaki bilgiler üzerine düşündüğümüz, eleştirdiğimiz , farklı görüşleri dinleyerek zenginleştiğimiz çok keyifli bir etkileşimdi.
G. T. E. : Çocukluğa; onlarca farklı zamandan ve onlarca farklı düşünceden bakma denemeleri. Bu ders çocukluğun bir prizması gibi bir sürü köşeden düşüncenin ışığını yansıtıyor. Ve bu sayede bir zihinde tüm bu zamanların ve bakışların bulunmasını sağlıyor.
Ö. A. : Bu dersler boyunca çocukluk konusunun önünde arkasında, sağında solunda, üstünde altında ne varsa birlikte araştırma fırsatını verdiği,, beraberce keşfedebileceğimiz bir ortam sağladığı ve tüm birikimini naif ve alçakgönüllü bir üslupla bizimle paylaştığı için sevgili Onur’a ne kadar teşekkür etsem az. Dersin içeriği ayrı, yöntemi ayrı güzel. Bu derslerden beklediğimden çok daha fazlasını aldığımı ve bende olanları da paylaşarak çoğalttığımı hissediyorum. Derslerin ardından yürüttüğümüz tartışmalarda yapılan paylaşımlar da en az dersler kadar kıymetliydi benim için. Herkesin katkı koyarak beraberce bir öğrenme süreci yürütebildiği bu derslerin, çocukluk konusunda çalışsın ya da çalışmasın, bu konuya ilgi duyan herkes için güzel karşılaşmalara vesile olacağını hissediyorum. Bir zamanlar çocuk olan, içindeki çocuğa bir hediye vermek isteyen herkes katılmalı bence 🙂
P. K. : Çocukluğa bakışımızın hangi dönüşümleri beslediğini bir duysan şaşarsın, nasıl dalga dalga yayıldığını, tam bir yolculuk
N. P. T. : Dünya değişiyor dostum, üniversitelerde bu dersi bulamazsın!
P. T. : Çocukluk konusu üzerine felsefi, toplumsal, politik bir derinlikle düşünmek mi istiyorsun? Hiç durma, Onur’un eğitimine at kendini…
S. A. A. : Dersin içeriği çok ilginç ve başka konularda olduğu gibi çocukluk konusunda da içselleştirdiğimiz ayrımcı, ötekileştirici, ahlakçı yaklaşımlarımız konusunda farkındalık yaratması açısından çok değerli. Hele ki çocukluk, aslında belki toplumsal cinsiyet, türcülük, ırkçılık vs. gibi konulardan bile daha göz önünde olan bir konu olmasına rağmen, bir yanıyla daha bile görünmez. Bu yüzden hele ki bu zamanda çok anlamlı. Kuşkusuz derste anlatılanlar çok da iç açıcı şeyler değil -bildiğimiz tarihteki birçok şey gibi- ama dersin üzerine kurulduğu bakış açısı insanı çaresizliğe değil daha çok eylemliliğe teşvik ediyor. Bilmesek de tanıdığımız çok şeyden söz ediyor ve bu yanıyla aslında hemen şimdi çok da basit bazı eylemlerle değiştirebileceklerimizi, yeni başlangıçları sezmemizi sağlıyor. Bu yanıyla etrafımda çocuklarla aktif ilişki halindeki bütün arkadaşlarımın almasını isterdim. Fakat bana etkisi çocuklarla olandan öte, kendimle ve çevremle kurduğum ilişkiye yönelik oldu. Çocukluk öyle ya da böyle hepimizin mevzu. Bunun hakkında konuşmak, tartışmak, düşünmek atlanmaması gereken bir karşılaşma olurdu.
D. B. : Dünya Gözüyle Çocuk, çocukluktan yola çıkan, bununla birlikte dünyaya kadar açılan, bence yaşamın kalbine dokunan bir bakış açısına, her şeyin kendi içindeki değerini anlamaya, küçük detaylara, en küçük eylemdeki özenin değerine kapı aralayan, yaşama, kendimize, kurduğumuz tüm ilişkilere kavramlar ışığında yeniden bakmaya vesile olan bir buluşma. Gerçekten buluşabildiğimizi hissettiğim bir yer. Çocuklarla çalışan çalışmayan, çocukları olan olmayan herkese yönelik, dünyayı çocuktan, hayatı hiçbir şeyden ayırmayan, bütün olarak gören bir çalışma. Ama bir de çocuğunuz varsa ya da çocuklarla çalışıyorsanız, hem de oralarda zorlandığınız alanlar varsa bir bakın buraya! Biraz kapı aralansın anlayışla gelen ferahlığa 🙂
G. G. : Şefkatle bu alanı deneyimlemesini söylerdim, kelimelerle tam olarak ifade edemeyebilirim. Tarif edemediğim bir güzellik, şefkat ve sevgi vardı.
G. U. : Bu ülkede, bu sistemde çocukların yaşadıklarını düşününce bu bakması, düşünmesi zor bir konu diye düşünür buna ayıracak kadar gücüm yok, gördüğüm okuduğum an yaşadığım acı yetiyor bir süre sonra kafamı “kendi hayatıma” çevirmem lazım diye düşünüyordum. Buraya adım atmak Onur Eylül’ün daha önce katıldığım çalışmalarında bilgi, bir aradalık, aynı merakı taşıyan insanlarla bir arada inceleme yapmanın özgünlüğü ve mutluluğundan cesaretle oldu. İyi ki de olmuş. Bu ülke ve bu sistem değil, tarihin çok eski zamanlarından beri çocuk kavramı ve çocukluğu incelemek büyük bir şaşkınlıkla birlikte bakabilme gücü, yapabilirliklerimi görmek ve kendi yeğenim-etrafımdaki temas ettiğim tüm çocuklarla başka türlü bir bakış ve iletişimi sağladı. Dahası herkesin kendi deneyiminde şekillenecektir, heyecanla tavsiye ederim.
Bu çalışmaya daha önce katılanların yaptığı değerlendirmelerinin bütününe şu linkten ulaşabilirsiniz..
Dünya Gözüyle Çocuk / Nisan – Temmuz 2024
Dünya Gözüyle Çocuk / Ağustos – Kasım 2023
Dünya Gözüyle Çocuk / Mayıs – Temmuz 2023
Dünya Gözüyle Çocuk / Ağustos – Ekim 2021
Dünya Gözüyle Çocuk / Eylül – Ekim 2020