Çocuklar ve çocukluk konusu, belki her zaman olduğundan daha fazla bugün, üzerine düşünmeyi, araştırmayı, dert edinmeyi talep ediyor, eğer çocuklar için daha iyi ebeveynler, arkadaşlar ya da öğretmenler olmayı önemsiyorsak, eğer etik başka bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyor ve bunu gerçekten istiyorsak.
Bu çalışmada iki temel niyetimiz var. Birincisi, çocukların yaygın ahlak sistemi içindeki yerini, anlamını, gerçekliğini görmek ve bunların tarihsel kaynaklarını anlamak. İkincisi, çocuklarla etik yaşamın olanağı üzerine düşünmek, çocuklarla dayanışma konusunda neler yapabileceğimizi araştırmak…
Gördüğünüz gibi bunlar sakince ve etraflıca ele almayı gerektiren oldukça geniş ve derin konular. Biz de öyle yapacağız. Öncelikle çocukluğun tarihine bakacağız. Devletsiz toplumlardan başlayarak, antik dönemleri, ortaçağı ve modern yüzyılları katedeceğiz. Farklı dinlerde, kültürlerde ve coğrafyalarda gezinirken çocuk algısının ve tanımının, çocukların toplum içindeki rol, değer ve öneminin tarih boyunca nasıl değişimler geçirdiğini göreceğiz. Ama aynı zamanda bu geniş aralıkta bunca zamanda hiç değişmeyen şeylerin de olduğunu fark edeceğiz. Ki araştırmamızın önemli çıktılarından biri şu olacak: Çocukların tarih boyunca yaşadıkları ve bugün hâlâ maruz kaldıkları bir ayrımcılık var. Yetişkinlerin egemen olduğu bir dünya, çocuklar üzerinde büyük bir şiddet yaratıyor. Bu şiddeti anlamak, çeşitlerini görmek, boyutlarını hissetmek ve nedenlerini soruşturmak istiyoruz.
Bu kapsamlı soruşturma dahilinde çocuklar ve çocuklukla ilgili çok farklı konulara, temalara, problemlere odaklanacağız. Çocukluğun tarihine ilişkin bir perspektifimiz oluşurken çocukların somut yaşam hallerine dair de veriler toplayacağız; doğum günlerinden ergenliğe geçiş ritüellerine, eğitim sistemlerinden oyun pratiklerine, aile içi kültürden ekonomik üretim ilişkilerine… Daha geniş bir açıdan, herhangi bir tarihsel dönemi ya da toplumu ele alırken, orayı karakterize eden felsefeyi, inançları, yani o dönemin / coğrafyanın insan, doğa, tanrı düşüncelerini de anlamaya çalışacağız. Zira insan biraz da içinde yaşadığı kozmolojinin eseridir. Bu bağlamda, söz gelimi bir toplumda ya da toplulukta insanların yaşamı, diğer canlıları, eşyayı, doğumu ve ölümü, bedeni yahut cinselliği nasıl kavradıklarıyla, çocukların ve çocukluğun nasıl tanımlandığı ve yaşamda nereye koyuldukları arasındaki sıkı ilişkiyi hissedeceğiz.
Tarihsel incelememiz salt tarihi bilmek için değil, aynı zamanda bugünün çocukluk gerçeğini anlamak için. Böylece bu incelemeyi “çocuklarla dayanışma”ya yönelik belli fikirler ve uygulamalar hazırlayabilmek için kullanışlı hale getirmeyi hedefliyoruz. Bu hedef doğrultusunda bazı sorular hep yanımızda olacak; bunlar, bugün çocukların gerçekliklerinin ve çocukluğun bizdeki imgelerinin neler olduğuna ilişkin zihnimizi canlı tutacak sorular.
Örneğin günümüzde çocuklar aile, okul ve toplum içinde nasıl, nerede konumlanıyor? Ahlak dediğimizde ne anlıyoruz, çocukları bu ahlaka nasıl dahil ediyoruz? Çocuğun politik inşası ne demektir, nasıl gerçekleşir? Bizler bu sürecin neresinde, en sıradan gündelik ayrıntıda bile, bilmeden ya da bilerek, ne kadar etkiliyiz?
Örneğin eğitim dediğimiz süreç çocuklara ne katıyor, onlardan ne götürüyor? Özellikle ülkemizdeki eğitim felsefesi ve uygulamaları, çocukların bireyleşme süreçlerini ne kadar önemsiyor, çocukların özgürleşmelerine ne kadar katkı sağlıyor? Alternatif eğitim ne demek, alternatif eğitim modelleri neler ve birbirlerinden nasıl ayrışıyorlar? Peki, alternatif eğitim modelleri geliştirmek kadar önemli bir mesele “eğitime alternatifi düşünmek” olabilir mi? Ve acaba, çocuklar için okulsuz büyümek mümkün olabilir mi?
Örneğin çocuk sağlığı sorunu, çocuk işçiliği ve çocuk gelinler gibi yakıcı gerçeklerin nedenleri ve boyutları neler? Çocuklar için “düşmanca” bir dünyada çocuklara tanınmış ne tür haklar var? Bu haklar, “çocuk dostu” bir toplumu var edebilmek için yeterli mi? Çocukların biyolojik ve psikolojik olduğu kadar toplumsal ve siyasal temel ihtiyaçları neler, bu ihtiyaçları nasıl fark edebiliriz ve bizler, etrafımızdaki çocuklar için basitçe neler yapabiliriz?
Çocukluğun “yeniden keşfi” nasıl, hangi toplumsal dinamiklerle ve ne gibi düşünsel dönüşümlerle gerçekleşti? Çocukların politik bir özne olarak tarih sahnesine çıkmaya başladığı son yıllarda, çocukluk konusundaki yeni yaklaşımlar neler, çocuklar ve yetişkinler arasında dayanışma siyaseti ne gibi yöntemler öneriyor, ve bu konuda biz yine basitçe neler yapabiliriz?
Peki “çocukları sevmek” ne demek? Ebeveynler ya da yetişkinler olarak çocuklarımızı “seviyoruz” diyoruz ama bu nasıl bir sevgidir? Acaba, çocuklarla etik yaşamın olanakları, neden / nasıl buradan başlıyor?
Bütün bu sorular ve temel soruşturma hatları etik-politik bir anlam ve değer taşıyor. O yüzden temel uğraşımız çocuk ve çocukluk konuları üzerine etraflıca düşünmekken, nihai hedefimiz elimizdeki tüm entelektüel birikimi çocuklarla etik bir yaşamın imkânlarıyla buluşturmak.
Dünya gözüyle çocuğa bakmak, çocuklar için eşitlikçi ve özgür alanlar yaratabilmek ve çocuğun iyiliği için pratik tutumlar geliştirmek, birçok açıdan değerli ve üstelik hepimizin bunu yapmaya gücü var. Eğer çocuğunuz varsa ya da çocuklarla çalışıyorsanız yahut çocuklarla dayanışmanın etik-politik önemini hissediyorsanız, 11 haftalık ve toplamda en az 50 saatlik bu çalışma size göre, buyurun gelin, birlikte bir yol yürüyelim.
Kimler katılabilir?
Herkes bu çalışmaya katılabilir. Herhangi bir disiplinde herhangi bir düzeyde olmanız yahut belli konularda ön okumalar yapmış olmanız şart değil. İhtiyacımız olan her şey bizde var: İlgi, yaşam deneyimi ve kavrayış gücü. Fakat bütün süreci dilediğimiz verimde geçirebilmek için belli bir emek ve zaman ayırmak gerektiğini unutmayınız.
Kullanacağımız kaynaklar?
Çalışmamız boyunca takip edeceğimiz temel birkaç kaynak olacak. Ama elbette daha fazla kaynakla bu çalışmayı beslemek isteyenler için seçilmiş bir kaynakça da sunacağım. O haftanın konularıyla uygun düşen, doğrudan ya da dolaylı olarak bağlantılı makaleleri, filmleri, belgeselleri, podcastleri, edebi eserleri, vs. sizlerle paylaşacağım. Benim önereceklerim dışında, katılımcıların paylaşımlarıyla WhatsApp grubumuzda da bir arşiv oluşacak, bunlar da sürecimizi destekleyecek.
Peki işleyiş?
Ben, konuları derinlemesine ve kapsamlı bir şekilde ele almayı önemsiyorum; bu yüzden sunumlarım 2-3 saat kadar sürebiliyor. Dinleme, takip ve çalışma kolaylığı yaratması açısından, haftalık hazırladığım video kayıtlarını katılımcılara önceden göndereceğim. Böylece sunumlarımı dinlemek için herkesin bir hafta süresi olacak. O bir hafta içinde herkes kendisine uygun bir zamanda, kendi hızında, istediği biçim ve araçlarla video sunumu izleyebilecek. İşte Salı akşamları zoom üzerinden yapacağımız buluşmalar o haftaki sunumum etrafında olacak. Bu buluşmaların da en az 2 saat kadar sürmesini planlıyorum. Böylece konularımız etrafında karşılıklı soru-cevaplara ve sohbete de hatırı sayılır bir zaman ve enerji ayırabileceğiz. Çünkü işimin bu tarafını gerçekten çok seviyorum; çalışmamızın aynı zamanda bir etkileşim / karşılaşma içermesini, birlikte düşünme ve derinleşme deneyiminin güvenli bir ortamda gerçekleşmesini hayli önemsiyorum. Elbette isteyenler, yalnızca video sunumları dinleyerek de çalışmayı sürdürebilirler.
İşte böyle. Her zamanki gibi heyecanlıyım, ilgilileri bekliyorum..
11 hafta boyunca Salı günleri saat 20.00’de zoom üzerinden buluşacağız..
Tanışmak ve bir başlangıç yapmak için ilk buluşma 23 Nisan Salı, saat 20.00’de..
Bu çalışmayı Artı Alan platformu üzerinden gerçekleştireceğim. Artı Alan’ı tanımak ve çalışmaya kayıt olmak için tıklayınız: www.artialan.com
Bu çalışmaya ilişkin daha önce yapmış olduğum paylaşımların bir kısmına şuradan ulaşabilirsiniz.
Görüşmek dileğiyle..
Bu çalışmaya daha önce katılanların değerlendirmelerinden bazılarını aşağıda bulabilirsiniz. Katılımcıların rızasıyla paylaştığım bu ifadeler hem süreci çok güzel anlatıyor, hem de yaşanan deneyimlerin çeşitliliğine ve çalışmamızın etkilerine dair geniş bir veri sunuyor. Katılmayı düşünen ama daha fazlasını merak edenlere fikir vermesi dileğiyle..
Bu çalışmada hiç sevmediğiniz şey ne oldu?
G. G. : Olmadı. Eleştirel yaklaşım hakkında ön bilgiye sahip olmak gerekiyor anlayıp sindirmek için.
G. D. : Yok
Ş. K. : Her şey güzeldi.
Ö. A. : Bitmesi 🙂 Şaka bir yana katılamadığım dersler ve kaçırdığım sohbetler dışında, olmasaydı dediğim bir şey olmadı.
P. K. : Bitmesi, açık bir platform gibi hayatımın bir yerlerinde kalmasını istedim.
Z. C. C. : Dersi her şeyiyle sevdim.
Bu çalışmada en sevdiğiniz şey ne oldu?
G. G. : Kayıtlı videolarda bize sorduğunuz sorulara – kendi geçmişimizden verdiğimiz yanıtlar, belki hepsini paylaşmaya fırsat bile olmadı.
D. E. : Çocukluk konusunun tarihsel bir yönden ele alınıp eleştirel okumasının benim perspektifimle aynı yönde yapılması. Ve bu eleştirinin daha teorik boyutta geniş bir çerçeveyle önüme sunulması. Buradan kendime geliştirme fırsatı yakalamam. Bu eleştirel okumanın derin ve açıklayıcı olması. Süreçte bu durumun sebeplerinin bağlandığı yerler ve buradan kendimize dönüp sorgulamamız, derslerin bu durumu sorgulatması.
G. D. : Açtığı alan, kapanış konuşmasında da belirttiğim çalışmanın tasarımının içerikle çok tutarlı oluşu , dürüst, samimi ama bir o kadar teknik alanı, akademik varoluşu, düşünsel mesafeyi ve eleştiriyi kapsıyor oluşu. Senin hissettirdiğin şefkatli, güvenli, saygılı alan.
P. T. : Watsapp grup ne kadar da besleyiciydi! Ayrıca Onur’un her buluşma sonrası gelen mesajı, film ve içerik paylaşımları gibi grup ritüelleri nefisti; hem de işlevseldi: içselleştirdi, derinleştirdi bir aradalığımızı.
Y. Ç. : Zengin bir kaynak paylaşımı olması, derse katılan arkadaşlar arasında da aynı şekilde bir etkileşim ve paylaşım olması çok faydalı oldu.
Ö. A. : Her dersin ardından, sanki kafamın içinde mobilyaların yerini değiştirmiş, halıları çırpmış, perdeleri yıkamış gibi bir yorgunluk duyumsadığımı söyleyebilirim. En güzel kısmı ise bu yorgunluğun ardından, o yer yerinden oynamış zihnim yavaş yavaş sakinleşirken ve biten temizliğin ardından bir keyif kahvesi içer gibi otururken, kendimi yerinden oynattığım her şeye yeni ve biraz daha farklı bir bakışla bakarken bulduğum zamanlar. İşte en sevdiğim şey her dersten sonraki o anlar.
Z. C. C. : Kafamda yepyeni bağlantılar yapabilmemi sağlayarak beni şaşırtması! Ders sonrasında pazar akşamlarını başlangıçtaki sorularımdan farklı sorular üzerine heyecanla düşünerek geçirdim. Bu süreç, arabasız bir gelecek, bir müşterek olarak hareketlilik, toplu taşıma, aktif ulaşım ve çocuklar üzerine dusuncelerımı sağaltıp, olgunlastırmama katkı sagladı. Ders kendı cocuklugunuza, anne babanıza ve cocugunuza daır kendınızle yuzlestıgınız, zaman zaman nefessız bırakan anları,açılımları da içerıyor. Ancak şüphesız, dersin sundugu politik, etik, insan dısı varlıkları kucaklayan cocukluk okuması aslında derın bır nefes aldırıyor!
A. N. A. : Konuların zorluğuna ve yoğunluğuna rağmen Eylül’ün en anlaşılır sadelikte anlatması ve bireysel olarak kendinden verdiği yakın örnekler dersin en çok faydalandığım yanı oldu.
N. P. T. : Sınav ve ödev olmaması 🙂 Tabi şaka bir yana uzaktan olmasına rağmen sanal gelmedi, sıcak çember hissini yarattın, bu keyifliydi.
Bu çalışma size neler kattı?
G. G. : Kendi çocukluğumu , ebeveynlerimle ilişkimi yeniden değerlendirmemi , öğretmenlik konusunda sistemin neresinde olduğumu ve daha nasıl dayanışmacı bir yerde etik düzlemde durabileceğim ile ilgili yaklaşımlar geliştirmemi sağladı, en azından yeni bir perspektiften de bakabilmeme yardımcı oldu.
D. E. : Eksik olduğumu düşündüğüm teorik bilgilerde derinleşmem gerektiğini ve derinleşmek için yol haritası kattı. Çocukluk konusunun sadece “çocuk” olmadığı altında yatan derin şeyleri kavramak ve kavratmak gerektiğini de.
P. T. : Çocukluk meselesi üzerine zaten sahip olduğum bir lensin pasını pusunu aldı…derecesinin ince ayarını yaptı. Ve tabi ki insanlar! Onur’u ve tüm katılımcıları hikayeleriyle tanımak, bu katkı da benim için çok değerli.
G. D. : Zor geçirdiğim bir dönemde bana hem entellektüel hem de çok kişisel bir yerden dokundu. Ruhuma ve aklıma iyi geldi. Çalışmayı hakkını vererek takip edemedim bu beni üzdü ama bir parçası olmak beni hep taze tuttu , bana iyi geldi. Eğitimci yanımı esnetti, konservatif yapımı sorgulattı. Hemen atölyelerime, dilime, katılımcılarla kurduğum ilişkiye yansıdı.
P. Ö. : Pek çok şey var. Aktarmaya çalışayım: Öncelikle beklentilerimin ötesinde bir kazanım oldu benim için. Kazanım derken bunun sadece benimle sınırlı olmadığını, benden yayılacağını düşünerek daha da seviniyorum. Bir çeşit makas değiştirme; bugünüme ve geçmişime bakışımda bir kırılma yarattı. Kızımla ilişkime dair bazı yeni bakış açıları kazanabilirim diye düşünerek katılmıştım aslında ama daha hemen ilk haftalarda gördüm ki kendi çocukluğuma bakışım, onu okuyuşum hakkında da adeta devrimci bir yere doğru taşınmaktaymışım. Çocukluğun her yaşta yaşanabilen bir hal olduğunu biliyordum ve kendimde bunu görmekten de mutluydum ama bunu daha bir temellendirdim sanki ve şimdi böylesi bir kudretin hiç eksilmemesi için daha da hevesliyim. Anneliğe dair hayaller ve gerçekler meselesi de var. Ona dair sorgulamalar ve tartışmalar içinde olmak da bana iyi geldi zira o alanda da hiç durmadan, hızla akan bir ırmak hayat. Siz sorgularken büyüyen çocuklar da yok değil. Yine de her zaman önemsediğim kendiliğindenliğin ve oluşa bir çeşit güvenin neredeyse bir çocuk yetiştirme modeli olarak ele alınabileceğine dair sezgiler de tuhaf biçimde bana güç verdi. Etik düzlemin her soruya yanıt verirken bir modele-başarıya-nİhai amaç’a odaklanmaması bizi kendiliğindenliğe taşıyor adeta. Çocukluğun tarihselliğine odaklanırken bir de baktım ki adeta bir düşünce-sosyoloji-antropoloji-kültürler-dinler -ve daha neler neler- tarihine de girmişiz. Bu derin sularda kulaç atarken formdan düşme kaygısına galip geldi dinçlik ve atılganlık. İnce ince işlenerek birleştirilmiş uçlar daha önce katıldığım Spinoz-Etika çalışmalarıyla da birleşip kesişerek yeni ufuklar açtı. Hocamızın titizlikle ve bir o kadar da yaşanmışlık-hazmedilmişlikle hazırladığı derslere doyamadım. Sadece eğitime alternatif alanında değil bize dayatılan bir yaşam modeline de zaten karşı çıkarken teorik ve pratik düzlemde daha bir donanımlı hissediyorum kendimi. Bunda hocamızın olduğu kadar tüm katılımcı arkadaşların da payı var. Yaratılan ortak alan bizi kendimizi -olabildiğince- tamamen açmaya teşvik etti. Çünkü yargılama yoktu, sınırlama, yasak, ahlak sistemi kısaca… yoktu. Etik düzlemi konuşurken onu yaratıyorduk. Ki bence bu atölyenin en büyük kazanımlarından. Gösterdiğini yaşatan bir çalışmaydı katıldığım. İzi hep bende ve dokunduklarımda. Şükranla doluyum.
D. B. Yeni bir pencere, yeni bir bakış açısı açtı içimde, bazen yaşamın içinde sezebildiğim ama tam olarak anlamlandıramadığım durumları, hisleri anlamama yardım etti. Özellikle sevgi biçimlerinin, etik ahlak ayrımının kavramlaştırılarak anlatılması kendi yaşamıma bir de o gözden bakmamı sağladı. Bu da bilinmeyenlere, karanlık köşelere ışık tutmak gibiydi. Kendi yolumda beni çok desteklediğini hissettim çalışmanın. Zorlukların, şüphelerin karşısında yoluna devam eden ve çiçekler açan bir filizi görmek gibiydi tüm çalışmanın hissi. Herkesi dinlemek, deneyimlerini duymak da bana çok güzel geldi. Her şeyden önce bir sevgi çemberinin içinde olmak, ortak olarak ilgi duyduğumuz dert edindiğimiz bir konunun etrafında toplanmak çok destekleyici hissettirdi.
Bu çalışmayı birine tavsiye edecek olsanız, neler söylerdiniz?
G. G. : Kendi çocukluğun ve dünya çocukluk tarihinin derinliklerine ineceksin, kavramların içinde önce çözülmelere uğrayacaksın sonra yeniden bir araya gelmek için dayanışacaksın hem kendinle, hem başkalarıyla hem de çocuklarla dayanışmayı öğreneceksin. Sevgi konusuna yeniden yaklaşacaksın. Seveceksin yeniden, kendine içkin bir şekilde, oyun oynayarak ve kendiliğinden…
D. E. : Çocuklarla birlikte çalışıyorsan kesinlikle katılmalısın. Çocuklarla birlikte büyüyorsan kesin katılmalısın. Çocuklarla birlikte büyümeyi istiyorsan kesin katılmalısın. Çocuklarla bir arada yaşıyorsan kesin katılmalısın. Çocuklarla aynı evrende yaşıyorsan kesin katılmalısın. Çünkü sen de bir “çocuk”sun 🙂
G. D. : Çocukluğa bakmak sosyoloji, felsefe,tarih, psikoloji,siyaset bilimi, sanatı ve daha ötesini kapsayan multi disipliner muazzzam bir şemsiye. Bir o kadar biricik, kişisel, sarsıcı. Diğer taraftan Onur Hoca’nın açtığı yeni öğrenme alanı keşfe değer, dönüştürücü, ufuk açıcı. Umutlu, neşeli , melankolik bir entelektüel zemin buldum ve o zeminde hep güvende hissettim.
G. A. : Derim ki gitme :))) Şaka tabii. Çocuklara dair bildiği şeylere yeniden bakmasını sağlayacak bir perspektif kazanacağını söylerim. Sonra çocuklarla gerçek, otoriter olmayan, samimi iletişim yolları kurmakta bu derslerin ufuk açıcı olduğunu, çocuklar için gitmiyorsa bile kendisi için gitmesini, kapattığı çocuk gözlerini açması için bu dersleri kendine hediye etmesini söylerim.
Y. Ç. : Bu konuya ilgisi olan birisi için kesinlikle tavsiye ederim. Kaynaklara dayalı derinlemesine ve entelektüel bilgi edineceklerdir. Kaynaklardaki bilgiler üzerine düşündüğümüz, eleştirdiğimiz , farklı görüşleri dinleyerek zenginleştiğimiz çok keyifli bir etkileşimdi.
G. T. E. : Çocukluğa; onlarca farklı zamandan ve onlarca farklı düşünceden bakma denemeleri. Bu ders çocukluğun bir prizması gibi bir sürü köşeden düşüncenin ışığını yansıtıyor. Ve bu sayede bir zihinde tüm bu zamanların ve bakışların bulunmasını sağlıyor.
Ö. A. : Bu dersler boyunca çocukluk konusunun önünde arkasında, sağında solunda, üstünde altında ne varsa birlikte araştırma fırsatını verdiği,, beraberce keşfedebileceğimiz bir ortam sağladığı ve tüm birikimini naif ve alçakgönüllü bir üslupla bizimle paylaştığı için sevgili Onur’a ne kadar teşekkür etsem az. Dersin içeriği ayrı, yöntemi ayrı güzel. Bu derslerden beklediğimden çok daha fazlasını aldığımı ve bende olanları da paylaşarak çoğalttığımı hissediyorum. Derslerin ardından yürüttüğümüz tartışmalarda yapılan paylaşımlar da en az dersler kadar kıymetliydi benim için. Herkesin katkı koyarak beraberce bir öğrenme süreci yürütebildiği bu derslerin, çocukluk konusunda çalışsın ya da çalışmasın, bu konuya ilgi duyan herkes için güzel karşılaşmalara vesile olacağını hissediyorum. Bir zamanlar çocuk olan, içindeki çocuğa bir hediye vermek isteyen herkes katılmalı bence 🙂
P. K. : Çocukluğa bakışımızın hangi dönüşümleri beslediğini bir duysan şaşarsın, nasıl dalga dalga yayıldığını, tam bir yolculuk
N. P. T. : Dünya değişiyor dostum, üniversitelerde bu dersi bulamazsın!
P. T. : Çocukluk konusu üzerine felsefi, toplumsal, politik bir derinlikle düşünmek mi istiyorsun? Hiç durma, Onur’un eğitimine at kendini…
S. A. A. : Dersin içeriği çok ilginç ve başka konularda olduğu gibi çocukluk konusunda da içselleştirdiğimiz ayrımcı, ötekileştirici, ahlakçı yaklaşımlarımız konusunda farkındalık yaratması açısından çok değerli. Hele ki çocukluk, aslında belki toplumsal cinsiyet, türcülük, ırkçılık vs. gibi konulardan bile daha göz önünde olan bir konu olmasına rağmen, bir yanıyla daha bile görünmez. Bu yüzden hele ki bu zamanda çok anlamlı. Kuşkusuz derste anlatılanlar çok da iç açıcı şeyler değil -bildiğimiz tarihteki birçok şey gibi- ama dersin üzerine kurulduğu bakış açısı insanı çaresizliğe değil daha çok eylemliliğe teşvik ediyor. Bilmesek de tanıdığımız çok şeyden söz ediyor ve bu yanıyla aslında hemen şimdi çok da basit bazı eylemlerle değiştirebileceklerimizi, yeni başlangıçları sezmemizi sağlıyor. Bu yanıyla etrafımda çocuklarla aktif ilişki halindeki bütün arkadaşlarımın almasını isterdim. Fakat bana etkisi çocuklarla olandan öte, kendimle ve çevremle kurduğum ilişkiye yönelik oldu. Çocukluk öyle ya da böyle hepimizin mevzu. Bunun hakkında konuşmak, tartışmak, düşünmek atlanmaması gereken bir karşılaşma olurdu.
D. B. : Dünya Gözüyle Çocuk, çocukluktan yola çıkan, bununla birlikte dünyaya kadar açılan, bence yaşamın kalbine dokunan bir bakış açısına, her şeyin kendi içindeki değerini anlamaya, küçük detaylara, en küçük eylemdeki özenin değerine kapı aralayan, yaşama, kendimize, kurduğumuz tüm ilişkilere kavramlar ışığında yeniden bakmaya vesile olan bir buluşma. Gerçekten buluşabildiğimizi hissettiğim bir yer. Çocuklarla çalışan çalışmayan, çocukları olan olmayan herkese yönelik, dünyayı çocuktan, hayatı hiçbir şeyden ayırmayan, bütün olarak gören bir çalışma. Ama bir de çocuğunuz varsa ya da çocuklarla çalışıyorsanız, hem de oralarda zorlandığınız alanlar varsa bir bakın buraya! Biraz kapı aralansın anlayışla gelen ferahlığa 🙂
Bu çalışmaya daha önce katılanların yaptığı değerlendirmelerinin bütününe şu linkten ulaşabilirsiniz..
Dünya Gözüyle Çocuk / Ağustos – Kasım 2023
Dünya Gözüyle Çocuk / Mayıs – Temmuz 2023
Dünya Gözüyle Çocuk / Ağustos – Ekim 2021
Dünya Gözüyle Çocuk / Eylül – Ekim 2020