Çok daha öncesi var tabii ama şuradan başlayalım: Doktora tezimi ODTÜ siyaset biliminde “minör siyaset” üzerine yazdım, yeni / farklı bir siyaset anlayışı tarif ettim.. Gündelik, basit ve siyasetle ilgisiz görünen ama yaşamın çeşitli alanlarında özgüçlenmeler üreten, ötekine şefkatsiz olmayan, bildiği yordamla yaşamı olumlayan gayretlerin neden ve nasıl etik-politik olduğunu görmeye, göstermeye çalıştım.. Temel meselem bir arada yaşamdı çünkü.. Hâlâ öyle..
Sonra üç yıla yakın bir süre içinde, dört farklı üniversitede, lisans ve yüksek lisans seviyelerinde altı farklı ders verdim.. Hepsinde de çok heyecanlı ve hevesliydim ama kısa zamanda bu yoğun deneyim bana, kendim için uygun yerin üniversite olmadığını gösterdi.. Akademik eğitimin tek yönlü, hiyerarşik, niceliğe ve amaca odaklı genel yapısı, koşturan bir hızı, konu dışı yükleri ve sertleşmiş kalıpları var.. Oysa ben düşünmeye ve çalışmaya değer gördüğüm herhangi bir konu üzerine odaklanabilmek istiyorum; bir “araştırmacı” olarak belli ölçüde bağımsızlığa, sadeliğe ve zihinsel özerkliğe ihtiyaç duyuyorum.. Kısacası, kendimle uyumsuz hallerin içinde var olamayacağımı fark ettim ve başka bir şey düşledim; mesleğimi kendi yöntemimle yapabileceğim bağımsız bir yola çıktım..
Şimdi bildiklerimi, heyecanımı, sevgimi paylaşmak için mesafeleri aşan çevrim içi çalışmalar hazırlıyorum, ilgililerini davet ediyor, gruplar oluşturuyorum.. ve gerisi geliyor.. İçeriği, yöntemi, üslubu ve niyetleriyle oldukça özgün bu çalışmalar herkes için “iyi karşılaşmalar” üretiyor.. Açtığım gruplarda heyecanımı paylaşan, konunun ilgilisi ve burada olmayı gerçekten isteyen insanlarla bir araya geliyoruz.. İşte bu gönüllü buluşmanın bir sevinci oluyor, ki bu da hepimiz için sahici bir öğrenme ortamı oluşturuyor..
Bir de çok önemsediğim “çokluk” hali var.. Katılımcıların meslekleri, ilgileri, yaşları, deneyimleri farklı farklı.. Buna ayrı bir seviniyorum.. Herkes heybesinde başka şeyler getiriyor, herkesin herkesten öğrendiği farklı şeyler oluyor.. Bütün bunların sonucu, çok boyutlu bir dostluk gelişiyor, bilgiyle, kendimizle ve başkalarıyla.. İşte aradığım yatay düzlem de bu dostluk hallerinden biri..
İki yılı geçti, işimi böyle yapıyor, hayatımı böyle kazanıyorum.. Elbette bazı zorluklar da oluyor, ama engel oluşturmuyorlar.. İnsan kendi yolunu yürümeye koyulduğunda, zorluklar bile başka bir anlam kazanıyor.. Sonuçta yapabildiğinizi görüyorsunuz, kendinizi kutluyorsunuz ve daha bir seviyorsunuz, sevdiğiniz ne varsa..
Aslında daha anlatacak çok şey var, gruplara katılanlar bilir, beni bıraksanız saatlerce anlatabilirim, ama burada durayım.. Sözünü ettiğim çevrim içi çalışmaları ve ayrıntıları bu sitede bulabilirsiniz.. Vakti geldikçe açıyorum onları ve bir yandan yenilerini de hazırlıyorum.. Umarım ilginizi çeken bir çalışmam olur ve bir gün tanışırız..
Akademik geçmiş
Aldığım Eğitim
- Doktora, ODTÜ, Siyaset Bilimi
Minor Politics and Its Promises: The Case of Turkey [Minör Siyaset ve Vadettikleri: Türkiye Örneği]
(Nisan 2018, Danışman: Kürşad Ertuğrul) - Yüksek Lisans, ODTÜ, Siyaset Bilimi
The Political Ir/Relevance of Freedom in the Philosophies of Sartre and Arendt [Sartre ve Arendt’in Felsefelerinde Özgürlüğün Siyasal Uygunluğu / Uygunsuzluğu]
(Eylül 2011, Danışman: Cem Deveci) - Lisans, ODTÜ, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi
Üniversitelerde verdiğim dersler
- Minör Siyaset (yüksek lisans)
(Bahar 2019 – ODTÜ)
- Siyaset Sosyolojisi
(Yaz 2018, 2019 – ODTÜ) - Toplum ve Kültür
(Yaz 2019, ODTÜ) - Siyaset Felsefesi
(Güz 2019 – Başkent Üniversitesi) - Araştırma Yöntemleri
(Güz 2019 – TED Üniversitesi)
Düzenleyici
Nisan 2015’ten bu yana Ulus Baker Okumaları’nı organize ediyorum. Bu okumalarda, okuyucu dediğimiz bir konuşmacı oluyor; Ulus Baker’in bir metnini derinlemesine açıyor, yani kendi okumasını yapıyor. Metni okuyup gelen katılımcıların da katkılarıyla güzel sohbetler, tartışmalar oluyor. Ayrıca bu sayede yeni tanışıklıklar, arkadaşlıklar da gelişiyor. Bu okumalar, pratik ya da kuramsal, bir düşünce düzleminde güzel karşılaşmalara vesile oluyor. Okumaların tarihini şuradan görebilirsiniz.
Gönüllü
Bilim, sanat ve felsefe alanında gönüllü atölyeler yaparak çocukların kendilerini tanımalarına, güçlendirmelerine ve ifade etmelerine alan açmaya çalışan Şimdilik Derneği’nde aktif yer alıyorum. Bir çocuğun kendisiyle karşılaşabilmesini, iç sesini duyabilmesini, neyi sevdiğini ve neye ilgi duyduğunu fark edebilmesini çok kıymetli buluyoruz.
Podcast
Bir Arada Yaşam Kütüphanesi
Kitaplar
Bu kitap, ODTÜ Siyaset Bilimi’nde tamamlamış olduğum doktora tezimin Türkçeleştirilmiş, sadeleştirilmiş ve genel okuyucuya uyarlanmış hali. Uzunca bir okuma, araştırma, inceleme, düşünme ve deneyimleme sürecinin nihai, derli toplu olmayı sağlamış ürünlerinden biri. Bu kitapta geliştirdiğim “minör siyaset”, başka bir siyaset anlayışı öne sürüyor ve başka bir dünyanın tohumlarını atanların deneyimlerini konu ediyor. Hayatın her alanında insanın yapıp etme kudretini geliştirmeyi; farklılık ve eşitlik içinde çokluğu var etmeyi ve tahakküm ilişkileri üretmeyen bir birliktelik halini yahut dostça siyaset yapma biçimini kurabilmeyi hedefliyor..
Detaylı incelemek için tıklayınız.
İşte orada, halihazırda yakınımda olan, çokça konuşulan, magazinleri ve efsaneleriyle dolaşan, ilgimi çeken ama pek “okumadığım” biri vardı: Ulus Baker. Ölümüyle başlayan bir arkadaşlığın benden yana gitgide güçlendiğini hissederek, okumaya başladım yazdıklarını. Okudukça da keyiflenmeye, iyi hissetmeye, düşünmeye ve başka türlü okumayı öğrenmeye, hiç olmazsa bunlara heves etmeye başladım. … Fakat bir sorun vardı kendi adıma; okuduklarımın çoğunu anlamıyordum. … Ulus Baker’i okumak keyifli ama zordu. Derken bir dolmuş yolculuğunda, bu zorluğu keyifli, etik, siyasal bir şekilde aşabilmenin yolu, bunları hiç düşünmeden, hesapsızca, sezgisel olarak geldi düştü aklıma: Ulus Baker’i kolektif okumak, bir bilene sormak, bir anlayanla okumak, birlikte anlamaya çalışmak. İşte 2015’te bu niyetle başlayan Ulus Baker Okumaları, şimdi bu derleme kitabı meydana getirdi. Detaylı incelemek için tıklayınız.
Çeviriler
Çevirdiğim ilk kitap olan Devrim Üzerine, Hannah Arendt’in bütün çalışmalarının çerçevelediği siyaset kuramının “devrim” olgusu etrafında ete kemiğe bürünmüş hâlini sunar; eylemin asıl öznesinin neden profesyonel devrimciler değil de sıradan yurttaşlar olduğunu, hatta sahici bir devrim için bunun neden böyle olması gerektiğini, tarihteki büyük devrimlerden örnekler vererek anlatır. Tüm bunlarla birlikte, “devrim budur” iddiasından ziyade, “devrim, buydu ve böyle de olabilir(di)” nazarını dillendirmesinden ötürü, ayrıca bir önem taşır.
Detaylı incelemek için tıklayınız.
Benim çevirdiğim iki makaleyi içeren ve tümüyle siyaset felsefesi için çok kıymetli olan bu kitapta Arendt, gelenek ile modernlik arasındaki ilişkiyi inceliyor. Bazı kilit kavramları, çok farklı açılardan ele alarak, ezberimizi bozuyor. Söz gelimi otoritenin özgürlük ile çelişmediğini, bilakis özgürlük için otoriteye ihtiyacımızın olduğunu söylediğinde; eğitimdeki krizin ancak yine otoriteyle beslenmiş bir özel/karanlık alanın muhafaza edilmesiyle aşılabileceğini öne sürdüğünde; yahut insanın uzayı keşfini bu dünyaya olan ilgisinin/sevgisinin azalmasının ifadesi olarak okuduğunda, düşünme iştahınız artıyor.
Detaylı incelemek için tıklayınız.
Benim için en anlamlı çevirilerden biri Siyah Bilinci Hareketi’nin hem eylemcisi hem düşünürü Steve Biko’nun çeşitli yazı ve söyleşilerinden oluşan bu kitabıydı. Siyahların var olma, yaşama ortak olma ve ortaklık kurma arzuları ve bunu bitimsiz bir “beyazlık”la tıkamaya cüret etmiş yapılara olan öfkeleri güncelliğini korurken, Biko’nun düşünceleri de tazeliğini koruyor zira siyaseti tam yerinde, yaşama uğraşında tertipliyor. Böyleyken, geçmiş de devinime giriyor, uzak yerler de. Böyleyken yakınlaşıyor insan; hemen duvarın arkasındaki komşulara dediği gibi, bir kıtacık uzaklıkta direnenlere de “yakınım” diyor; başka yakınlıkların yolunu gözlüyor; ifade, dostlarını arıyor.
Detaylı incelemek için tıklayınız.
Bu kitap, Ulus Baker’in yüksek lisans tezi. Bir gençlik çalışması olmasına ve 30 yıla yakın bir zaman önce yazılmasına karşın, bugün hâlâ bir çok açıdan oldukça değerli. Baker’in çalışmalarına aşina olanların bildiği gibi bir çok disiplini katediyor, yeni sorulara kapı aralıyor ve yine bizde düşünme iştahı yaratıyor. Kendisinden çok şey öğrendiğim, yıllardır metinlerini okuduğum ve üzerine çalışmalar yaptığım bir düşünürün kitabını çevirmek benim için çok anlam taşıyor. Dilerim okuyanı, tartışanı, kullananı, aşındıranı bol olur.
Detaylı incelemek için tıklayınız.
Kitap Bölümleri
“Sunuş”, Toplumsal Yasalar, Gabriel Tarde, Norgunk Yayınları, Temmuz 2019
“Foucault, soykütüğü çalışmalarında tarihin, nedenleri ve sonuçları kestirilebilir bir alan olmadığından, herhangi bir erek-nedenle ilerlemediğinden, onda kesinlik arayan bakışların yanılacağından söz ederken, tarihte “geçip gitmiş gelecekler”in olduğuna, olmuş olabileceğine özellikle – ve belki zorunlu olarak – vurgu yapar. Ona göre, tarihte yaşanmamış olan, yaşanabilirdi. Evet yaşanmadı ama yaşanmaması, onun “zaten asla yaşanamazdı” hükmüyle yargılanmasını şart koşmaz. Hatta belki bir gün o “geçmiş”, “gelecek” olarak yaşanabilir de. Tarih olumsaldır, onu “bilme” gayreti bu minör, moleküler, içkin bakışa yerleşmedikçe, majör, çoğu zaman yüzeyde yer alan ve aşkın temsillerle yetinecektir. Sosyal bilimler tarihinde “geçip gitmiş gelecekler”den biri Gabriel Tarde ve düşüncesidir.”
Detaylı incelemek için tıklayınız.
“Sosyolojiden Monadolojiye İnter-Psikoloji”, Ütopyalar: Politikayla Arzunun Kesiştiği Yer, der. Aksu Bora, Kadir Dede, İletişim Yayınları, Mart 2018
“Klasik anlatıda da birey, individual’dir, yani indivisible, yani artık bölünemez olan ve bu haliyle sanki toplum bir bütün, birey de onu var eden parçadır. Ama ya sepetteki elmalar sonsuzsa? Ya monadlar bölünüyorsalar ve sonsuzca küçük bireylikler taşıyorsalar? O vakit her şeyi baştan tanımlamak, tarif etmek, bütün kesinlik yahut şüphesizlik hesaplarını yeniden yapmak gerekecektir ve monadoloji, bir etkibilim pratiği, esasında böyle bir şeyi ister. Tarde’a göre monadlar, sonsuzca küçüğe doğru bölünürler. Bu onun, başka şeylere doğru, başka oluşlara doğru büyümesi, açılması halidir.”
Detaylı incelemek için tıklayınız.
“Temsilden Kaçış’a: Minör Siyaset”, Göçebe Düşünmek, Ed: Ahmet Murat Aytaç, Metis Yayınları, 2014
“Temsille yükselen tahakkümün karşısına ancak direnişin çıkabileceğini ama temsilin reddedilmesi ölçüsünde de siyasetin, “oluş”lar ve “kaçış”larla geleceğini ve bu türden bir siyasal-oluş yolunun sanattan ve minör olması ölçüsünde de edebiyattan geçtiğini düşünüyorum. Bu çalışmada, söz konusu “temsil” meselesini ve onun yarattığı tahakkümden “kaçış”ın mahiyetini, elimizdeki kavram ve düşünceleri aşındırarak serimlemeyi, edebiyat ölçeğinde bunu derinleştirmeyi ve nihayetinde “kaçış”ın siyasete bağlanıyor olduğunu göstermeyi amaçlıyorum.”
Detaylı incelemek için tıklayınız.
“Sol Minör”, Dışarıdan Düşünmek, Ed. Ömer Faruk, Chiviyazıları Yayınevi, 2016
“Bir artı bir, bir eder mi? Nostalghia’nın bir sahnesinde ve başka bir iki filmde, ediyordu. Bir evin iç duvarına 1+1 = 1 yazdırmıştı Tarkovski ve tam bunu gördüğümüzde deli, “çok yalnızım” diyordu. Başka bir filmdeyse başka bir yönetmen, bir damlanın üzerine bir damla daha damlatıyor ve “gördün mü bak, bir damla bir damla daha, yine bir damla oluyor” diyordu. Şimdi biz de o damlayı biraz daha büyütelim. Bir bardaktaki suyun, kocaman bir damla olduğunu düşünelim. Oldu mu? Eğer olduysa, biraz daha büyütelim ve bir denizin, sonra da bir okyanusun, devasa büyüklükte bir şırınganın ucundan dünyaya damlamış/damlatılmış dev bir damla olduğunu düşünelim. Küçüklüğün sonu yoktur.”
Detaylı incelemek için tıklayınız.
Dergiler
“Ulus Baker’in Spinoza Pratiği”, Cogito, Ed. Gaye Çankaya Eksen & Alber Nahum, YKY, sayı: 99, Güz 2020, ss: 169-187
“Türkiye’de Ulus Baker’in, neden Spinoza düşüncesine bu kadar ilgi gösterdiği, neden bugün hâlâ Spinoza düşüncesiyle yoğun olarak uğraştığımız sorusu kadar önemli ve de güncel politik bir sorudur. Dolayısıyla, henüz yeterince aşındırılmamış Ulus Baker’in yoğun Spinoza uğraşının incelenmesi de aynı güncel ve siyasal önemini korumaktadır. Üstelik salt Ulus Baker’in güzel hatırı dolayısıyla değil, onun Spinoza’ya pratik açıdan yaklaşımının özgünlüğü ve bu yaklaşımla Spinoza felsefesinde bulduğu ve büyüttüğü özgürlük siyasetinin değeri dolayısıyla.”
Detaylı incelemek için tıklayınız.
Atölyeler
“Minör Sanat”, Duygular, Bedenler ve Kentler, Nesin Sanat Köyü, 11-17 Haziran, 2018
Minör yaratımın güçleri nelerdir? Bunları sanata nasıl getirebiliriz? “Doğal hal” ile “sivil hal” arasındaki, ama ikisini birbirine zıtlaştırmayan, yakınlaştıran bir mesafeye sanatı yerleştirsek ne olur? Orada birbirimize yakınlaşmanın imkânları var mıdır? Bu araştırmalar bizi sanat, etik ve siyaset ilişkisine götürse, ne yaparız? Tam bu noktada, sanata dair duygulanışlarımızda bize “minör” oluşları getirecek olanın, temsil mi, bilinçdışı mı yoksa gerçek mi, gerçeğin saptırılması mı olduğunu hep birlikte arasak acaba nelerle karşılaşırız? Sınırları ihlal etmek yerine sınırları aşmayı denesek, hangi sınırla karşılaşırız? Bu atölyede, bu sorular üzerine düşündük, tartıştık, üretmeye çalıştık. Sanatta “minör” olanı eylemek üzerine düşünsel ve/veya pratik çalışmalar yaptık.
Atölye ve Nesin Sanat Köyü hakkında detaylı inceleme için tıklayınız.
Seçme Yazılar
“(ilk kez tanışacaklar için) Ulus Baker“, Bi Mevzu Dergi, 2021
- “Başka türlü bir siyaset mümkün mü?”, Fikir Turu, 2019
- “Alternatif olmak?”, Alternatif Eğitim Dergisi, Sayı: 8, 2018
- “Dostça Siyaset”, Birikim Dergisi, Sayı: 326-327, 2016
- “Aktivizm Siyasetine Dair Duygusal Arayışlar”, Birikim Dergisi, Sayı: 325, 2016
- “Bir Gönül Meselesi”, Birikim Dergisi, Sayı: 321, 2016
- “Çokluğun Direnişi, Direnişin Çoğulluğu”, Birikim Online, 2013
- “Bir Dirim Projesi: Saf İçkin Yaşam”, Bir+Bir Dergisi, 2013
- “Deleuze’ün Foucault’su”, Express Dergisi, 2013
- “Gezi Direnişi: Etik ve Etoloji”, Birikim Online, 2013
- “Arendt ve Politika Tutulması: Türk Siyasetinde Hakikat’in Yeri / Yersizliği”, Toplum ve Bilim Dergisi, Sayı: 199, 2010
- “Ulus Baker’in Önerisi: Duygular Sosyolojisi ya da Duygu ile Düşüncenin Evliliği”, Toplum ve Bilim Dergisi, Sayı: 199, 2010
- “Kapatmanın Morfolojisi ve Estetiği Üzerine”, BirGün, 2011