Nietzsche! Düşünce tarihinde çınlayışı en yüksek seslerden biri, Nietzsche! Bütün değerleri yeniden değerlendirmeye açan, geçtiği yerlerde balyoz etkisi yaratan, sert, öfkeli bir rüzgârın sesi, Nietzsche! Kurulu düzenleri, yapıları, ahlak sistemlerini en çok korkutan yıkıcı, kırıcı bir ses, Nietzsche! Fakat işte, açtığı düzlüklerde yeni yaşamlar müjdeleyen, değişim ve dönüşümün olasılıklarını kovalayan, kapalı ve kapatan her şeyi oluş’a açıp hayata katmaya çağıran, bunun için insana benliğini / kendiliğini hatırlatan, her yerden var gücüyle yaşamı olumlayan, sevgili, neşeli bir ses de, Nietzsche!
Bu seslerin en yoğun, en içten duyulduğu eser, Böyle Buyurdu Zerdüşt! Felsefe ile edebiyatı, şiir ile dansı, psikoloji ile biyolojiyi, sanat ile siyaseti iç içe geçiren, birlikte çalıştıran; olabildiğince geniş bu alanların işçilerini kendine çeken; onları fena bozan, dönüştüren, yerlerini değiştiren, sonra yeniden yapan bir yüzey yapıt, Zerdüşt! Metaforlarla, mesellerle, imgelerle, sembollerle, aforizmalarla adeta bir bilmece gibi kurgulanmış, yine de bilinmeyi çok isteyen, kendini açmaya hazır, herkese bir hediye barındıran, nazlı, gizemli bir kuyu yapıt, Zerdüşt!
Böylece meraklısı için yol kendini gösteriyor; Nietzsche’nin çoklu seslerini duymak için Zerdüşt’ü ince ince, yavaş yavaş okumak.. Bu karşılaşmanın nasıl olacağı, okumanın nasıl etkiler üreteceği bir muamma, sürpriz.. Ama çalışmamızın niyetleri açık: Bu eşsiz, parçalı, çatlak seslerle oluşan büyük felsefenin kilit kavramlarını, temel dertlerini, dünyamıza getirdiği yenilikleri ve çok katmanlı eleştirileri okumak, anlamak, hissetmek; bu özgün edebiyatın ayrıntılarında insan psikolojisinin ayrıntılarını bulmak, her birimiz için özel fısıltıları yakalamak; bir bu kadar önemlisi de, sanat edimi ile varoluş siyaseti arasındaki bağları görmek, kurmak, güçlendirmek; ve her zamanki gibi hepimiz için ortak, “etik yaşam”ı besleyen kaynakları, hayatı iyileştirecek olanakları aramak, soruşturmak..
Bu niyete dahil olmak isteyenlerle 12 haftalık bir sürecimiz olacak; her hafta Salı akşamı saat 20.00’de zoom üzerinden buluşacağız..
Genel izleğimizi elbette kitabımız belirleyecek.. Ama biz kitaba geçmeden, biraz hazırlık yapacağız.. Öncelikle Nietzsche’nin neden “büyük” bir düşünür olduğunu anlamaya çalışacağız ve burada, bir “hakikat değeri”nin özüne dair önemli ipuçları yakalayacağız.. Bu girişte ben özellikle “boşluk” ve “biçim” arasında bağlantılar kuracağım.. Sonra, Nietzshce’nin sıra dışı yaşamındaki belli anekdotlara odaklanacağız.. Nietzsche imgesini çizen bazı kabuller var; mesela hastalık, delilik, gezentilik, yalnızlık ve “kızkardeş rüyası” gibi.. Bu imgeleri klişelerden kurtarmak için onları yeniden bir gözden geçireceğiz.. Amacımız, bu anekdotların Nietzsche felsefesindeki yerine işaret edip, bağlantılar kurmak..
Sonra kitabın da, yani Zerdüşt metninin de bir bu kadar sıra dışı olan hikâyesiyle tanışacağız.. Edebiyat ile felsefenin içli dışlı olduğu, şiir ve aforizmanın bir yönteme dönüştüğü bu kitabı daha tarihsel ve biçimsel açıdan incelerken bile fark edeceğimiz bir şey olacak; Nietzsche ile Zerdüşt birbirine öyle benziyor ki.. Zerdüşt’ün bütün dertleri, arayışları, heyecanları, kavgalarıyla Nietzsche’ninkiler öylesine yakın ki.. O yüzden bu “tanışma” süreci, hem Nietzsche’nin yaşamının önemli ayrıntılarına, hem genel felsefesine ve bazı çok özel kavramlara, hem de Zerdüşt metnine nüfuz etmemiz açısından önemli bir hazırlık olacak..
Bu çoklu tanışma, 4-5 hafta sürecek.. Sonra Zerdüşt’ü ince ince, yavaş yavaş okumaya geçeceğiz.. Okuyunca göreceksiniz (ya da daha önce okuduysanız görmüşsünüzdür), kitap müthiş bir bilmeceyi andırıyor; çok çeşitli konular etrafında eşsiz bir ifade gücü, insanın bütün duyularını harekete geçiriyor.. Konuşacağımız şeyler ve metnin bizi götüreceği yerler öylesine çok ve çeşitli ki, listeye sığmaz.. Ama bu muazzam çeşitlilikte kaybolmamak için, ben her kısmın ve bölümün özünü / meselesini, Nietzsche’nin genel felsefesinin ana hatlarını çizmemize yardımcı olacak şekilde sizlere sunacağım.. Sözünü ettiğim ana hat bence çok kabaca şunlardan oluşuyor: Yıkım (hayır diyebilme, yüklerden arınma, etik terk edişler), boşluk (biçim, özgürlük), varoluş (kendilik, çocuklaşma, yaratım).. Bu ana temalar altında çok çeşitli alt başlıklar açacağız; örneğin hıncın sosyolojisi, develer, kederli ruhlar ve iktidar, köle ahlakı ve dinler, insan yiyen canavarlar, yüce insanlar ya da soytarılar, büyük kapatmalar, cemaatler ya da sevgisiz birliktelikler, ölümün vaaz edilmesi, yeryüzündeki büyük hastalık: anlamsızlık, haz düşmanlığı, fark korkusu, ölümsüzlük arayışı ya da mumyalama siyaseti, gibi gibi.. bunlara karşın yaratımın güçleri, fizyoloji ya da bir hekimlik pratiği olarak sanat ve felsefe, bedendeki çokluklar (insan hâlâ keşfedilmeyi bekliyor), etkin duygular, efendi ya da güçlü olmak ne demek, arzu kutlaması, evlenip çocuk yapmanın hazırlığı: ben diyebilmek, bir deneme olarak toplum (onarıcı adalet çok önemli, mutluluğun üstünde ne var, huzursuzluk iyidir, göçebelik bir bilimdir), nasıl bir zenginlikte hangisi armağan, çok ama çok güçlü akademi eleştirisi, şenlikli ölümler, dansa övgüler, öznel zamanlar (batışı ve faniliği savunmak gerekir, ne mutlu boşluğu olana yahut bir boşluk olana), hepimizin bildiği sır nedir, kim kendi omuzlarına basıp yukarı tırmanabilir, neşeli güvercinler, gülen aslanlar, dönüşenler, gibi gibi..
Liste uzayıp gidiyor.. Bütün bu kavramların, konuların, imgelerin ve tartışmaların toplandığı ve savunduğu bir bakış açısı var: Yapabiliriz. Bir farkımız, tekilliğimiz var, bu bizim kendiliğimiz, özgüçlerimiz. Yaşamın anlamı, kendimizde, kendi tekilliğimizi kazanabilmekte, tutkularımızı erdemlere dönüştürebilmekte. Bunu yapabiliriz. Kendimizi bir hakikat değeri olarak var edebiliriz. İşte sevmek bu. Sevebiliriz, sevgi bulutları oluşturabiliriz. İnanın böyle söylüyor Zerdüşt, kitap sevgiyle başlıyor, sevgiyle bitiyor.. Bizim de niyetimiz bu, “nasıl sevebileceğiz” sorusu etrafında düşünmek, cevaplar üretmek, denemeler yapmak.. Biraz yavaşlamak, kendimiz için bir boşluk yaratabilmek, sevgiye alan açmak..
Herkes katılabilir. Bütün kavramsal ve felsefi düzleme karşın, bu çalışmaya katılmak için bir ön okuma yapmanız, felsefe disiplininden olmanız ya da felsefi konularda belli bir seviyede olmanız şart değil. Herhangi bir alandan, herhangi bir düzeyde herkes bu çalışmaya katılabilir. Çünkü ihtiyacımız olan her şey bizde var: İlgi, yaşam deneyimi ve kavrayış gücü..
Zerdüşt’ün Türkçede farklı çevirileri var. Önerdiğim bir tanesi, ve benim de takip edeceğim çeviri, Mustafa Tüzel’in, İş Bankası Kültür Yayınları’ndan basılan çevirisi. Bu çalışmamızda Zerdüşt dışında bir kitaba da aslında pek ihtiyacımız yok; biz tümüyle metne odaklanacağız. Ama elbette daha fazla kaynakla bu çalışmayı beslemek isteyenler için yan ve yardımcı kaynaklar çıkardım. Kitaplar ve makaleler dışında asıl bir de filmler ve belgeseller var. O haftanın konularıyla uygun düşen, doğrudan ya da dolaylı olarak bağlantı kurduğum çok sayıda film ve belgeselle sürecimizi destekleyeceğiz.
İşleyişimiz şu şekilde olacak: Ben, metnin işaret ettiği konuları derinlemesine ve kapsamlı bir şekilde ele almayı önemsiyorum; bu yüzden sunumlarım / anlatılarım 3 saat kadar sürebiliyor. Dinleme, takip ve çalışma kolaylığı yaratması açısından, haftalık hazırladığım video sunumları katılımcılara önceden göndereceğim. Böylece video sunumları dinlemek için herkesin bir hafta süresi olacak. O bir hafta içinde herkes kendisine uygun bir zamanda, kendi hızında, istediği biçim ve araçlarla video sunumumu dinleyebilecek. İşte Salı akşamı buluşmalarımız o haftaki video sunum etrafında olacak. Bu buluşmaların da en az 2 saat kadar sürmesini planlıyorum. Böylece hem okuduğumuz metne dair, hem de benim sunumlarıma dair karşılıklı soru-cevap, derinleşme ve sohbete de hatırı sayılır bir zaman ve enerji ayırabileceğiz. Çünkü işimin bu tarafını gerçekten çok seviyorum; çalışmanın aynı zamanda bir atölye içermesini hayli önemsiyorum. Elbette isteyenler, yalnızca video sunumları dinleyerek de çalışmayı takip edebilirler.
Bu çalışmaya daha önce katılanların değerlendirmelerinden bazılarını aşağıda bulabilirsiniz. Katılımcıların rızasıyla paylaştığım bu ifadeler hem süreci çok güzel anlatıyor, hem de yaşanan deneyimlerin çeşitliliğine ve çalışmamızın etkilerine dair geniş bir veri sunuyor. Katılmayı düşünen ama daha fazlasını merak edenlere fikir vermesi için..
Bu çalışmada en sevdiğiniz şey ne oldu?
A. H. : Her seansı ilgiyle dinledim. Anlatımınız, saptamalarınız, verdiğiniz örnekler pekiştiriciydi.
B. B. : Akademik, duyusal, duygusal, yaşamsal gelişimin biraradalığı.
Ü. O. : Buluşmaların özgür, herşeye alan açan bir zeminde gerçekleşmesi ve hemen kitapla başlamak yerine, kitaba başladığımızda anlamamızı oldukça kolaylaştıracak ön çalışmaların olması.
S. D. : Çalışmada en çok sevdiğim şey kapsayıcı bir dile ve tarza sahip olmasıydı.
F. A. : Her bir anın kıymeti her anın farkındalık yaratması hemzemin bir alan farkında ilgili sevgi dolu bir topluluk meraklı soru soran düşünen paylaşan insanlar.
Ö. T. Ö. : En sevdiğim şey, son derece karmaşık olabilecek meseleleri çok anlaşılır bir şekilde aktarman oldu. Felsefenin aslında gündelik yaşamdan ve felsefeci/entelektüel olmayan insanlardan uzak (hatta belki sınıfsal bir yanı olan) ve anlaşılmaz bir alan olmadığını bizzat deneyimleme fırsatı buldum. Bilakis, yaşamla ne kadar iç içe, yaşamı ne kadar besleyen bir pratik olduğunu fark ettim.
N. D. K. : O naif ses ve anlatımın içinde yatan güven. Hiçbir şeye bastırmayan ama her birinin altının ince ince işlenerek çizildiği anlatım gücü. Hem çok içten hem de bi o kadar teknik-akademik dile sahip olması.
S. S. : Huzurlu, sakin ve kapsayıcı bir platform sunması.
N. E. : Tüm süreç boyunca her hafta bir video ve bir buluşmayla (elimden geldiğince eksiksiz katılmaya çalıştım) bir sürecin içindeydim. Konuştuğumuz her şey her an çok taze olduğu için yasımalarını, örneklerini birebir hayatımda pratikte görebildiğim bir süreçti. Ve bu bana çok farkında kuvvetli hissettirdi.
G. A. : Bu çalışmada haftalık videoları hep büyük bir heyecanla bekledim. Az önce söylediğim gibi günde çok fazla yol gittiğim için Nietzsche çok güzel bir yoldaşlık etti. Sonrasında ayağımı kırdım ve tedavi sürecim boyunca yine Nietzsche yanıbaşımdaydı. Online buluşmalarımızda fikirlerin buluşmasına ise hayran kaldım. Sanki dijital bir platformda değil de yüz yüze gibiydik. Herkesin zihinsel süzgecinden geçirdiği, yaşamıyla harmanladığı yorumlara bayıldım. Bu anlamda eğitim sisteminin müfredat kavrayışının, ‘hoca’yı hiyerarşik olarak öznelliklerin üzerinde konumlandıran ve tektipleştiren içeriğin yerini alabilecek bir kolektivite olarak gördüm hep. Tek üzüntüm derslere istediğim gibi katılım sağlayamamak oldu.
S. T. : Zamanın nasıl geçtiğini anlamamak.
G. C. : Derin, hayli detaylı bir izleği olması.
U. G. : Her sorunun özenle dinlenmesi ve yanıtlanması.
M. M. : metnin her bir bölümünü önce okumak, senin yorumunu ve “spekulasyon”larını dinlemek, sonrasında metni algılama düzeyimin değişmesi bir tür oyun gibiydi. bütün çalışmanın buluşmalar şeklinde gerçekleştirilmesi yerine, önceden bu videoları izleme olanağı çok güzeldi. buluşmalarda, kalın çizgilerle çerçeve çizmeden konuşmaya başlayıp gene de o haftanın teması içinde tartışma yürütebilmemizi, senin sorular karşısında es verebilme halini, birlikte düşünmeye teşvik etmeni ve dingin, berrak bir zihinle konuyu toparlamanı sevdim. çalışmadan önce Zerdüşt’ün kafamda yankılanan sesinin üstten bakan, nobran tonunun senin okumanla “sevgi”li bir tona dönüşmesini ayrıca sevdim 🙂
D. Ç. : Cemal Süreya dizesi ile başlamak.
E. Z. : Farklı alanda çalışan okuyan katılımcıların paylaşımlarıyla konunun renklenmesi. Tüm okumaların ve yorumların teoriden çıkarak günlük yaşamımızda birebir karşılığını bulması ayrıca çok keyifliydi. Boşluk kavramı, terk edişler, sevgi tanımları…vb.
Ç. A. : Güç istenci kavramı, bengi dönüş tezi ve nihilizm düşüncesi hakkındaki muğlak bilgilerimin daha açık hale gelmesi..
U. S. : Akıcılığı.
Ş. K. : Nasıl yapabileceğimizi iktidar dili kullanmadan anlatan ve bunun mücadelesini veren birini tanımak cok heyecan vericiydi.
Ö. A. : Hiç bilmediğim bir konuda genel bir bilgi edinmenin ötesinde derinleşmemi sağlayacak materyaller edinmiş olmak ve anlatımların ardından konular üzerine tartışma olanağının olması, konuların Zerdüşt’ü aşıp kendi hayatımla kesiştiği yerleri bulabilmek.
İ. K. : Derse katılan herkesin çok aktif olması, konuşulan / tartışılanları gönülden dinlemesi ve düşüncelerini samimi bir şekilde ifade etmesi…
C. Ö. : Birçok toplantıda hissettiğim içtenlik ve samimiyet.
M. A. : Akıcı ve keyifli ilerleyişi ile Onur hocanın katılımcıları teşvik ederek dersi interaktif bir şekilde yönetimi bu derslerle ilgili en sevdiğim şey oldu.
D. T. : Onur’un konuyla ilgili derinligi, bilgisi, hazirligi, ozeni, ilgisi ve paylasimindaki comertligi diyebilirim. Konuya hakim, inanilmaz sakin, cok pozitif ve sevgi dolu bir yaklasimi var.
Bu çalışma size neler kattı?
A. H. : Bugüne, toplumsal yaşamımıza, siyasi arenada gözümüzün önünde cereyan eden durumlara daha bilinçli ve anlamaya çalışarak bakabilme perspektifimi genişletti.
B. B. : Etik yaşam çatısı altında birçok kavramı yeniden değerlendirme fırsatı, farklı bakış açılarının olanaklılığını hissetmek, okuma deneyimini bambaşka bir şekilde gerçekleştirmek, birlikteliklerin sağladığı yaşama sevincine olan inancın artışı ve daha niceleri.
Ü. O. : Nietzsche yi kendi başıma kesinlikle bu kadar anlayamazdım. Bu kadar engin bilginin damıtılıp bize sunulması çok buyuk bir sans. Ayrıca normalde karşılaşmanın zor olacağı, farklı alanlarda eğitim görmüş ve çalışan insanlarla oldukça etik bir düzlemde biraraya gelmiş olmak hem manevi hem kültürel çok fazla şey kattı.
S. D. : Bu çalışma daha önce bir türlü içselleştiremediğim bir metin olan Zerdüşt’ü anlamamı, Onur Hoca’nın doktora tezine bambaşka bir yerden bakmamı, gündelik yaşam pratiklerimde daha özenli olmamı sağladı.
F. A. : Bir adım daha kattı kendime doğru çıktığım yolda kendime doğru küçük ama büyük etkilenimlerin olduğu bir adım..kendime daha da yakınlaştığımı hissettirdi, inanılmaz derecede bağlantısallıklar girdabında başımı döndürdü ne tarafa baksam bir farkındalık boşluk bir dikkat..aslan olma gücü kattı diyebilirim hiç çekinmeden Nietzscheci bir terimle ve çocuk olma gücünü bulma arzusunu kattı; hayatı, kendimi yeniden değerlendirme isteği.
Ö. T. Ö. : Bu çalışma, hayata etik perspektiften bakan, ancak ahlak adına sıklıkla yargıladığım, yok saydığım veya zayıflattığım güçlü yönlerimi beslemem için beni teşvik etti. Ayrıca, çalışmada ilmek ilmek örülen düşünsel zemin öz güçlerimi sahiplenmem ve onları yaşatmam için gerekli olan farkındalığı ciddi ölçüde artırdı.
N. D. K. : İyi hissetmediğim bir zamanda hayatla yeniden hem de bu kez daha sağlam olduğunu düşündüğüm bir yerden bağ kurabilmenin adımlarını attırdı. Alıştığım güvenli alandan çıkabilmek için istekli ama buna direnen beni, ordan çıkarabilecek doneleriyle hep diri-taze tuttu ve bir şeyleri bu sayede çözme isteği uyandırdı.
S. S. : Nietzsche hakkında daha derinlemesine bilgi sahibi oldum.
N. E. : Hayat pratiğimin birçok noktasında toplumda veya içinde bulunduğum ufak oluşumlarda anlamlandıramadığım ve beni huzursuz eden, içinde kalmakta zorlandığım şeyleri isimlendirip, irdeleyip, daha net nedenleri ile görebilmeme yardımcı oldu. Bu onlarla nasıl baş edebileceğime dair bir kuvvet veriyor.
G. A. : Bana kattığı şeyleri çok duygusal bir yerden yanıtlandırmak istiyorum. Beni çok iyi ve şen hissettirdi. Nietzsche duysa mezarında ters döner ama terapi gibiydi:)
S. S: Kendimde her ne kadar ahlak düzleminden onun değerlerinden uzak bir şekilde yaşamaya çalıştığımı düşünsemde aslında ondan kaçarak da tekrar başka bir şekilde ona sığınıyormuşum… Bundan nasıl kurtulacağımı değil ama neler yapabileceğimi(zi) hissediyorum. En güzeli de sana yol çizmemesi. Kendini yolunu bulman için tüm konuşulanlar..
S. T. : Hayatıma, kendiliğime daha sık uzaktan bakabildiğimi fark ettim. Hem yaşayan hem gözlemleyen olarak. Öğrendiğim kavramları, zihinsel çıkarımları gündelik yaşamın içine kattıkça, düşünce şeklime yansıttıkça kendimi daha yaşamın içinde, neşeli ve meraklı buldum. Kendimi kendime daha dürüst, daha yakın hissetmeye başladım. İki samimi dost gibi. Çok kıymetliydi bu keşif.
E. S. : Yaşamı ve kendimi sorgulayıp anlamlandırmama epey bir katkısı oldu. Felsefeye dair ilgimi daha da arttırmasının yanısıra, insan bilincinin özgürlüğü kazanabilmesi için yetkinleşmesine yardımcı olan çok kıymetli bir çalışma olduğunu Onur hocamın akıcı, aydınlatıcı ve düşündürücü anlatımıyla şahit oldum.
İ. A. : Bu çalışmanın, Onur hocamın Nietzsche okuması sayesinde kendi biricikliğim ile yaşamımı bir sanat eseri gibi yaratmamda cesaretlendiren bir yönü vardı. Yaşama yeni bir algılayış biçimi ile yeniden bakmamı sağlayan bu çalışma her zaman bende önemli bir yere sahip olacak.
A. Z. : Bir kitabı onu yazan düşünürü derinlemesine incelemek onun diliyle okumak, konuşmak ve hayatıma sokmak, belki bir zaman deneyimlerimde karşılaşmak benim için çok zenginleştirici, zihnimi genişleten bir çalışma oldu olacak.
M. M. : kendime dönüp cesaretle bakabilme gücüne sahip olduğumu, hep olumsuzladığım boşluk hissimin bir yaşam kaynağı olabileceğini, kendimde güçsüzlük ve uyumsuzluk olarak adlandırdığımın asıl gücüm olduğunu, meşrulaştırdığım öfkemin kaynağındaki güçsüzlüğümü fark ettim. kavramlar yeniden tanımlanınca, insan kendine dair inançlarını gözden geçirme olanağı bulabiliyormuş.
E. Z. : Öncelikle şu zamana kadar benimsediğim, kendimi yakın bulduğum felsefi yaklaşımlar son derece sert bir şekilde sallandı. Bu da beraberinde tüm okuduklarıma, çevremde tüm duyduklarıma karşı farklı bir eleştirel tutum sergilememe yol açtı. Bu keyifli “kriz” dışında, Zerdüşt okumaları, konuşmaları süresince sanat dalları, özellikle sinema konusunda ne kadar eksik olduğumu fark etmem, ayrıca büyük bir keşif oldu benim için.
Ç. A. : Yaşama sevincimi ve kudretimi artırdı, yani iştahımı açtı (:
U. S. : Okuma sürecim zenginleşti. Nietszche’yi tanımadığımı fark ettim. Birlikte tanımak çok güzeldi.
Ş. K. : Kendini yeniden ve yeniden gerçekleştirebilmenin yollarını.
Ö. A. : Nietzsche felsefesine dair doğru bildiğim yanlışları görmek ve bunlar üzerinden yıkmak, terketmek ve yeniden yaratmak kavramlarına dair yeni bir bakış kazanmak.
İ. K. : Orhan Pamuk’un Yeni Hayat kitabı şu cümleyle başlar: “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti”. Bu aralar epey klişe olmuş durumda bu cümle… Fakat benim şu anki hissiyatım Zerdüşt’e kulak veren birinin kitabı bitirdikten sonra aynı kişi olamayacağı yönünde.. Abartmıyorum! Ders bana o kadar çok şey kattı ki saymakla bitmez. Şimdilik bunları söylemekle yetineyim. 🙂
C. Ö. : Temelde kendime ve hayata dair bazı yaklaşımlarımı sorgulamama vesile oldu.
Ü. Y. : Her şeyden önce sizi tanıdım. Ardından felsefenin iyileştirici yanını deneyimledim. Nietzsche’ye bir adım daha yaklaştım. Ve elbette yeni arkadaşlar tanıdım.
M. A. : Felsefeye sonradan ilgi duymaya başlayan birisi olarak, alanı bu kadar ilgiyle ve yakından takip edip farklı bakış açılarıyla derse katılan herkes ve Onur Hoca bu konuya olan ilgimi beslememde oldukça yardımcı oldu.
D. T. : Oncelikle daha once okuyup tam olarak anlayamadigim kitabi anlama firsati. Ama bence bundan cok daha onemlisi, okumayi dusunme deneyimine cevirebilmek. Nietzsche felsefesini anlarken, kendime, yasamima, degerlerime bakabilmek. Kendimle ilgili yepyeni kavrayislar, farkindaliklar yasayabilmek. Bosluk, var olus ve kendilik kavramlarina yeni bir perspektiften bakabilmenin zenginlestirici, iyilestirici ve guclendirici etkisini gorebilmek.
A. H. : Onur Hoca ile yola çıkmak çok keyifli, kaçırmayın derim.
B. B. : Katıl, mutlaka bir şekilde hayatına dokunur.
Ü. O. : bu çalışmaya katılındığında insanın bir yandan yeni şeyler öğrenirken bir yandan mevcut sorularına dair yanıtlar bulma olasılığı çok muhtemel. bir de bunu çok güzel insanlarla beraber yapmış oluyorsunuz.
S. D. : Bu çalışmayı en sevgili arkadaşlarım başta olmak üzere herkese öneriyorum. Tanışın, çok seversiniz diyorum sürekli. Neredeyse üç buçuk ay boyunca Zerdüşt metnine odaklanmak ve metne etik politik bir perspektiften bakmayı öğrenmek ufkumu açtı. Hem Onur Hoca’nın hem de katılımcı arkadaşlarımın soruları ve yorumlarından çok şey öğrendim. Boşluk, etik, paylaşmak, keder, ölüm, dostluk, bir arada olma hallerimiz üzerine düşündüğüm, her bir anını hissetmeye odaklandığım bir süreçti. Akademik alanların hiyerarşik üslubunun dışında, herkesin zihnini/kalbini özgürce açabildiği bir ortam sağladığı için Artı Alan’a ve özellikle Onur Hoca’ya çok teşekkür ederim. Olağanüstü bir deneyimdi. Önermeye, anlatmaya, günlük yaşamımdaki her şeye etik politik bir perspektiften sevgi dolu bir halle bakmaya devam edeceğimi sağladığı için çok mutluyum.
F. A. : Kendine bakmak kendini görmek isteklerini duymak ister misin başka bir bakış açısına ne dersin hayatın anlamı nedir acaba hiç sordun mu kendine, sorduysan soruyorsan bu çalışmaya bi göz at derim.
Ö. T. Ö. : Epey uzun bir okul/akademi hayatım oldu. Fakat hiçbir zaman bilgi edinmek ve bilgi paylaşımında bulunmak bu denli keyifli olmadı. Hiçbir ders de bu denli hayatıma dokunmadı.
N. D. K. : Çok yönlü bir çalışma. Siyaset bilimi, felsefe,sanat, psikoloji… Onur Eylül’ün incelediği öğrettiği ve sonrasında açtığı alan kişisel hayatında öyle güzel yerlere dokunacakki bu keşfi ve heyecanı yaşamalısın. Ha bir de Onur hocanın herkesi dinleyen kucaklayan varlığıyla tanışmalısın.
S. S. : Felsefe ile ilgilenen biri için oldukça ufuk açıcı.
N. E. : Geçenlerde bunu bir arkadaşıma tavsiye ederken ‘kendini güçsüz hissettiğin biçok halin aslında senden kaynaklanmadığını görüyorsun, ve bu görüş, başka bir biçimde de olsa seni güçlü ve mücadeleye devam edebilir kılıyor’ dedim.
G. A. : “Sevgiyi hiç bu kadar politik bir zeminde tartışmamıştım” derim.
B. S. : Bu çalışmanın sonunda kadın düşmanı, aykırı, belki hasta bir insan olarak da tanımlanan Nietzsche’nin, Zerdüştü aslında inanılmaz bir şefkati ve insan sevgisini gerçekten öğretmek, anlatmak isteğiyle derine gizleyerek ilmek ilmek kurguladığını düşünüyorum. Çünkü hayatta da dikkatle ve emekle görülüyor bence değerli olan her şey. Sonunda çok sevilen tonton birine dönen huysuz ve aksi bir ihtiyarı konu eden filmler gibi. Fakat bu sefer farklı insanların etik ve güvenli bir aradalığıyla, merakla, heyecanla ve sonunda güçlenerek hatta çiçek açarak.
G. S. : Aramızdaki sevginin yoğunluğunu arttirir ve birbirimizi hakiki bir yerden duyarız, derdim. Dedim de 🙂
S. S: Hayata dair bir neşe halinin tohumlarını beraber ekeceksiniz gönül tarlanıza.. ama ona bakmak kollamak ve büyütmek size kalmış bir şey.
S. T. : Deneyimlenmesi gereken bir ortam olduğunu düşünüyorum. İlk kez katılacak kişiler çok şanslı. Bu açıklık kişinin kendi kudretini keşfetmesi için çok iyi bir fırsat.
U. G. : Nietzsche’yi doğru anlamak istiyorsa bu çalışmaya katılmasını söylerdim.
İ. A. : Tek başına okumaktansa, böyle bir bir aradalık ile bu eseri okumak, her hafta buluşarak düşünsel sınırlarımızı aşmak çok değerliydi. Onur hocamın yüklediği ders videoları, kitabı anlama ve içselleştirme açısından önemli kavramları sade bir şekilde açıklamasıyla oldukça yararlıydı. Sadece kitap değil, aynı zamanda farklı filmler ve diğer yazılar üzerinden de felsefenin iyileştirici pratiğini derinden hissetmek için güzel bir başlangıç olabilir.
D. Ç. : Doğru kişiden doğru bilgiler öğrenmek, tartışmak.
E. Z. : Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabı belli bir okuma temeline sahip olmadan anlaşılabilecek bir kitap olmadığı için; bu konuda derinleşmiş, karşılaştırmalı ve ince okumalar yapan bir hoca eşliğinde, rehberliğinde, okumak Zerdüşt’ü dolayısıyla Nietzsche’yi anlamak için son derece önemli ve gerekli diye düşünüyorum. Üstelik hayatlarında benzer meseleleri bir şekilde dert etmiş farklı insanların bir araya gelerek anlamaya, okumaya çalışması, insanda başka düşünceler, fikirler öğrenmeye ya da üretmeye yönelik oldukça etkili bir ortam yarattığını da söylemeliyim.
Ç. A. : Nietzsche’nin dansına eşlik etmek için güzel bir fırsat.
Ş. K. : Kendimiz ve çevremiz adına özerk alanlar açmak istiyorsak üzerimizde baskı yaratmadan ve bir ödev zorunluluğu olmadan samimiyetle ve incelikle yapılan söyleşiler yapabileceğiniz bir açıklık alanı derdim.
Ö. A. : Nietzsche ve Zerdüşt üzerine, Onur ve derse katılan diğer arkadaşlarla birlikte düşünme fırsatı yakaladığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Sevgili Onur’un çeşitli okumalarla zenginleştirip, bu çeşitliliği damıtarak yaptığı aktarımları dinlemenin tadına doyum olmadı. Bununla birlikte, konu üzerine saatlerce konuşabilecek arka plana sahip olmasına rağmen anlatımının süresini kısa tutmaya çalışarak, meseleyi konsantre bir şekilde ortaya koyuyor olması; anlatılanları birlikte yeniden düşünmeye, tartışmaya olanak sağladı. Nietzsche ve felsefesi üzerine yoğunlaştığımız bu saatlerin etkisi, derslerin ardından da zihnimde demlenmeye devam etti. Bu tartışmaların kendi hayatımda nasıl bir karşılık bulduğunu düşünebileceğim bir zemin sağladı. Develeştiğim, aslanlaştığım ya da çocuklaştığım deneyimlerimi yeniden değerlendirdiğim bir süreç oldu ve hala oluyor. Bu tartışma ve birlikte öğrenme sürecinin benim için çok güzel karşılaşmalar yarattığını söyleyebilirim.
İ. K. : Nietzsche’yi tanımak niyetinde olanların Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabıyla başlamalarının güzel olacağını düşünüyorum. Zira kitap otobiyografik özellikler taşımakla birlikte Nietzsche’nin diğer kitaplarına da bir tür hazırlık olarak görülebilir. Dersi merak eden kişilere, metne yakından ilgi duyan insanlarla birlikte, metindeki temalara ilişkin onların da bakış açısını görerek beraberce okumanın bulunmaz bir fırsat olduğunu / olacağını söylemek isterim. This course is a MUST! Really! 🙂
C. Ö. : Çoğunluğun anlamadığı kavramlarla düşünmek yerine tartışmayı anlaşılabilecek düzeye indirerek söz söyleme ve düşünme (!) şansı veriyor.
Ü. Y. : Onur Eylül’ü tanımalısın, Nietzsche ile hayata başka bir açıdan bakabileceğini deneyimleneceksin, fark etmeden nelerin, kimlerin etkisinde yaşadığın ve bunların nasıl öz benliğine ulaşmanı engellediğini keşfedeceksin, derdim.
Ç. A. : Kendimizi sevmenin onemini ve bunun mumkun oldugunu ,hatta politik oldugunu ogrendigimi soylerdim.Dersin bana iyi geldigini ve bakis acimi degistirdigini soylerdim.(biraz guclenmeye,savasmaya ne dersin de diyebilirdim 🙂
D. T. : Bu ders sadece bir kitap okuma dersi degil bence, cok daha fazlasi. Kendine bakabilme istegi ve cesareti olan, yasamini iyilestirme arayisi icinde olanlara tavsiye ederim. Dersler, canli sohbetler, filmler, kitaplar, makalelerle dolu dolu, capcanli, buyuk bir ozen ve emekle hazirlanmis bir icerik.
Bu çalışmaya daha önce katılanların yaptığı değerlendirmelerinin bütününe şu linkten ulaşabilirsiniz..
Bu çalışmaya katılım ücreti 9.000 TL’dir.
Tanışmak ve bir başlangıç yapmak için ilk buluşma 1 Ekim Salı, saat 20.00’de..
Bu çalışmaya katılmak için oneylka@gmail.com adresine e-posta göndererek başvuru yapabilirsiniz. Çalışmaya ve sürecimize dair diğer bilgileri ve ödeme yönlendirmesini, başvuru e-postanıza cevaben tarafınıza ileteceğim.
Görüşmek dileğiyle..
***
Bu çalışma etrafında hazırladığım sosyal medya paylaşımlarımdan bazılarını aşağıda bulabilirsiniz: