Sizin dostlarınıza verdiğiniz kadarını
“Sizin dostlarınıza verdiğiniz kadarını ben düşmanıma veririm ve yoksul da düşmem bu yüzden.”
Cömertliğin böylesine rastladınız mı daha önce? Yine o zarif, çok güçlü, derinden etkileyen sesini duyuyoruz Zerdüşt’ün; ahlakın nasıl bir şey olduğunu vurguluyor bir kez daha. Ahlak, kendini öncelikle kapalı bir toplulukla, bir cemaatle belli eder. Yani bir tarafta “biz” vardır diğer tarafta bütün ötekiler, onlar. Bir cemaat olmaya bizi iten de, sandığımızın aksine birbirimize olan sevgi değil, ötekilere olan düşmanlık ve korkudur. Burada, bu cemaat duygusunda insan, dışarıda tuttuğu, sevmediği her şeye karşı bir adaletsizlik ve körlük içindedir, ruhu da cimridir. Vermez, veremez. Çünkü verecek bir şeyi yoktur, çünkü onu kendisi üretemiyordur.
İşte etik yaşamın dostlukla, dayanışma ve sevgiyle ürettiği açıklık burada. Lütfen dikkat, her fırsatta vurguladığım noktayı yeniden hatırlayalım: Gerçek varlığımız sevgidir çünkü sevgi, kudretimizdir. İşte, kudretle olan birlikteliğinde sevmek bir taşkınlık fenomenidir; yani sevgi içkin gerçekliğimizde üretebildiğimiz bir kaynak, bir pınar olur, bizi doldurduğu gibi bizden taşar da. Ruhumuz böyle cömertleşir. Ve bu yoğunlukta açılmaya başlarız hayata, ötekilere de. Öyle bir cömertlik ki, sevgim dost düşman ayırmıyor, vermek için yalnızca “bana benzeyeni” aramıyor. Taşıyor benden, aşıyor “biz”i, hiç bilmediklerime, hatta bana “düşman” diye öğretilenlere kadar. Giderek düşmansızlaşıyor bu sevgi, nefretin toprağı kuruyor; hissedebiliyor musunuz? Elbette bir derecesi vardır bu kudretin; insanız. Ama güneşinkine benzer bir cömertlik bu: Veriyor, hiç eksilmiyor.
Böyle bir sevgiye inanır mısınız? Konuşabiliyorsak, olabileceğini de biliyoruzdur içten içe. İşte bu içkin olanağı hissetmeye ve etkinleştimeye yönelik Nietzsche’nin önerisi, felsefesi, sanatı, siyaseti. Ben sevgi etiği diyorum bunların hepsine, güzellik diyorum.
Öğretmiyorum, soruyorum; nasıl mümkün sevmek? Çağırıyorum, gelin birlikte düşünelim. Kalplerin açılması ile zihinlerin berraklığı eleledir, güzelliğin de ilmi vardır.